Asimilasyondan kaçan 350 bin insan… Bulgar zindanlarından sınır kapılarına getirilen Türk mahkumlar… Kapıkule Sınır Kapısı’ndaki kilometrelerce uzanan araç kuyruğu… 1989 Haziran’ından akıllarda kalan görüntüler bunlardı.
Bugünkü konumuz Bulgaristan Türkleri. Aslında bugün için Ermenistan’dan liyakat nişanı alan karikatür bir tipi yazmaya niyetim vardı ama gazetemizde dün gördüğüm bir haber bu niyetimden vazgeçirdi. Şumnu’da kolbastı oynayan Türklere milliyetçi Bulgarlar tepki göstermişler!
Bulgaristan tarihinde Türklere yönelik katliam ve asimilasyon çalışmaları vardır.
Sadece 80’li yıllarda değil, daha da öncesine uzanan kıyımlara, işkencelere maruz kaldı Bulgaristan Türkleri. İlk olarak 50’li yıllarda karşımıza çıkıyor bu işkence.
1878’de imza edilen Berlin Antlaşması’ndan önce Bulgaristan devleti kurulmuştu. Bu antlaşma ile hem Sırbistan’a toprak verilip hukuken bağımsız bir devlet olduğu kabul edildi hem de Ruslar, Bulgaristan topraklarında bulunan Rodop dolaylarındaki Türkleri acımasızca katletti. Ruslar, Osmanlı İmparatorluğu’nu bu şekilde bitirmeye çalışıyorlardı. Önce Yunanistan’da Tripoliçe katliamı, sonra Sırp ve Yunan isyanları ve 93 Harbi… O günden beri (yaklaşık 140 yıl) Ruslar Pomak Türklerini görmezlikten gelmekte ve yaptıklarını saklamaktadır.
1957’de Marksist- Leninist BKP yönetimi, mecburi olan Türkçe derslerini seçmeli yaptı. Bu uygulama 70’li yıllara kadar devam etmiş, 1970’ten sonra ise Türkçe dersler tamamen kaldırılmıştır.
Bulgaristan genelinde 1972 yılına kadar 1,5 milyon Pomak Türk’ü devlet terörü ile Bulgarlaştırılmaya çalışılmıştır.
Pirin Makedonya’sı ve Rodopların genelinde bulunan yaklaşık 1,5 milyon Pomak Türk’ü de sadece 17 günde hiç ara vermeden, gece gündüz; tarihin ve insanlığın eşine rastlamadığı bir şekilde vahşete uğradılar. Evler talan edildi, genç kızlara ailelerinin gözleri önünde tecavüz edildi, fiziki işkencelere uğrayan birçok genç felç olmuştur.
MVR müfrezeleri, devlet kontrolü altındaki bu kıyıma bu şekilde başlamıştır.
Bu noktada ara bir bilgi verelim. Bulgarlar tarihlerini biraz iyi inceleseler, aslında Türk boyu olduklarını ve iki Türk boyunun karışımından oluştuklarını çok rahat idrak edecekler. Bulgarlar, eski kralları V. Boris Mihail zamanına kadar Müslüman Türklerdi. Fakat bu dönemde Hıristiyanlığı devletin asıl dini olarak belirleyen Mihail’in ardından Bulgarlar asimile oldular, bugünkü Kiril harflerinden oluşan alfabeyi kullanmaktalar ve Hıristiyanlık Bulgaristan’da yaygın durumdadır.
Bu uzun parantezin ardından, Türklere yapılan bu vahşetin nedenini de söyleyelim. Türklerin bulunduğu Paşmaklı ili ve Maden ilçesi “Volfram” ve “Uranyum” kaynağıdır. Komünist rejim, Türklerin bu bölgeye sahip olmasının ardından telaş yapmamış, adeta çıldırmış. Bugün de Bulgaristan’da Pomak Türkleri hukuk dışı yollarla Bulgarlaştırılmaya çalışılıyor.
Daha sonra tarih kitapları değiştirilip, Türk düşmanlığı kitaplara ekleniyordu. Aynı Arnavutlara yapılanlar gibi!
Üstelik tüm bu hareketlerin sorumlusu olan Todor Jivkov, Sovyet lideri Gorbaçov’a Kenan Evren’in 1982 yılındaki ziyaretini anlatırken: “Ben Evren’e kesin olarak şunu söyledim. Bu halk Müslüman… O zaten Müslüman kalıyor, kendi ibadetlerini yerine getiriyor. Kendi ibadetini yerine getirebilmesi için biz finanse ediyoruz… Hocaları var, camileri var, her şeyleri var ama bu halk Türk halkının bir parçası değil ve onların nasıl yaşayacağı ve ne yapacağı sizi ilgilendirmez. Bu halk Bulgaristan’ın bir parçası…” diyebiliyordu. 1984 yılında ise asimilasyon çalışmaları zirve yapmış, camiler ibadete kapatılmış ve ‘Soya Dönüş Projesi’ adı altında bir devlet terörü başlatılmıştı.
Bu baskı ve zulme daha fazla dayanamayan soydaşlarımız ise 2. Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük göç dalgasıyla Türkiye’ye Edirne’den giriş yaptılar. Oysaki BKP iktidarının benliklerine müdahale edecekleri akıllarından bile geçmemişti. O dönemin iktidarı Kapıkule’yi kapatsa da hayatlarını devam ettirmek isteyen 350 bin Türk VİZE ALARAK da olsa Türkiye’ye giriş yaptılar.