Dün 27 Mayıs’tı. Demokrasinin kara günü… Türkiye Cumhuriyet tarihinin ilk demokrasi katliamı… Demokrasi bekçisi ordunun demokrasi temsilcisi milli iradeyi hukuksuzca katlettiği gün…
Milletine hizmet için yola çıkmış olan siyasilerin sırf ülkesinin çıkarları doğrultusunda hareket ettiği için yine kendi ordusu tarafından cezalandırıldığı gün…
Aradan yıllar geçti ama anlayış hala değişmedi. Bu sefer farklı yüzlerden gösterdi kendini vesayet..
Belki ordudan çıktı ama orduya çöreklenmiş teröristlerdi sahnede. Ordunun içindeki babayiğitler olmasaydı halimiz haraptı şuanda.
Evet, 15 Temmuz’dan bahsediyorum. Halkın cenkinden.. Halkına gönül vermiş ordudaki babayiğitlerin kahramanlıklarından..
Lakin bu terörsitler sadece orduya çöreklenmedi. Devletin her bir kademesine yerleştiler.
Virüs girmedik kurumumuz kalmadı: Bakanlıklar, ordu, ünivesiteler, okullar, bankalar, basın.. Her yere girdiği gibi de siyasete de bulaştı elbet bu virüs.
İktidarı muhalefeti kalmadı her yere çöreklendiler. Bazen doğrudan bazen dolaylı olarak ama nihayetinde nüfuz ettiler.
Her kolda operasyonlar var da insan düşünüyor elbet bunun siyasi ayağı yok mu diye?
Siyasi ayağına hiç gelmeyecek mi bu mücadelenin namlusu?
Muhalefet partilerine bu konuda hak vermemek elde değil. Hakkıyla soracaklardır elbet!
Ama Bahçeli gibi yiğitçe sormak lazım.
Mertçe çıkarak siyasi ayağının kendi partisine ulaşmasından çekinmeden ve gerekeni yaparım diyerek sormak lazım.
Partimdekileri biliyorum ve gerekeni yapacağım diyerek çıkmak lazım meydana.
Kılıçdaroğlu gibi değil. Çıkıp kürsüye sadece iktidara yüklenerek iddialarda bulunarak değil.
Hep birlikte bu virüsü temizleyelim deme cesaretin yoksa çıkma hiç o kürsüye, mertmiş gibi de vurma yumruğunu!
Sonra birileri çıkar sen kendine bak der!
Erdoğan, herkes kendine baksın kendi partilerini temizlesinler diye cevap verdi Kılıçdaroğlu’na!
Kılıçdaroğlu çok samimiysen çıkıp desene Sayın Erdoğan’a:
“Madem partimde FETÖcülerin olduğunu biliyorsunuz, neden bekliyorsunuz? Verin isimlerini gerekeni yapayım, neden sustunuz?” diye konuşsana!
Ama öyle boşa değil, adam gibi sözünün arkasında durarak!
Bahçeli gibi yani!
FETÖ’nün siyasi ayağı temizlenmeden bu ülkeye rahat yok.
Temizlememekte hala gecikirlerse de bu milletten artık güven beklemesin kimse!
Bu millet sırf FETÖ temizlenecek sözünü aldığı için dik durdu arkanızda yoksa kendi işini görmesini de bilir!
Verdiğiniz sözleri bir an önce tam anlamıyla yerine getirmezseniz sözünün eri olanların yanında olmasını da bilecektir.
Söz ağızdan çıktı mı hükmü vardır.
Ya o hüküm sözünün gereğini yapar ya da yapılmazsa söyleyen o hükmün altında ezilir.
Ülke yönetiminde önemli bir ayak olan siyaseti göz ardı etmek kimsenin haddi değildir.
Bunca bedel ödenmişken kangren olan bacağın kesilip atılması şarttır.
Umarız bir an önce siyasette bu virüslerden temizlenir.