Kimselere sormadan işliyor daim saatler. Üç beş saat derken bir bakıyorsunuz ki yıllar geçmiş aradan. Ve düşünüyor insan koca bir ömre sığdırdıklarını. Bakıyor ardına lakin… “Koca bir hiç” içine sığdırıyor tüm yaşamını. Saatler boşa, yıllar boşa geçiyor. Yıllar geçtikçe can sıkılıyor: dertler çoğalıyor… Çünkü boşa geçiyor ömür. Ne bir sevda peşinde arıyor yaşamın gerçeğini ne de bir surette arıyor dertlere dermanını. Gençliğin kıymetini bilemeden geliyor yaşlılık. Ve insan ihtiyarlığa saklıyor tüm güzellikleri. “Ağaç yaşken eğilir.” diyor atalarımız. İdrakına varana ne de güzel bir laf. Lakin bizler yaşlanınca namazımı kılar, zikrimi yaparım diyerek en verimli çağlarımızı yabana atıyor: Cenab-ı Hakk’ı yaşlılıkta uğraşacağımız bir hobi haline getiriyoruz. Genç yaşta yapacağımız yatırımların kıymetini bilemiyor, ağacı yaşken eğemiyoruz. Bir bakmışız ki geriye sadece koca bir hiç…
Buyuruyorlar:
“İçtenlikle bakın bir güne doğuşuna, batışına. Doğuşu ne kadar canlı ne kadar can katıcıdır. Sanki el sallar uzaklardan geliyorum diye. Bütün cemadata, hayvanata, tabiata doğuş verir. Canlı cansız her varlık dile gelir. Bakın öğlenin duruşuna, sanki yanı başımızda, sıcaklık kaplamış her yanımızı. İkindi bir olgunluk edası, sanki hafif hafif eğilme misali. Akşam ayrı bir güzel. Olgunluğun ötesinde yorgun, sanki vedalaşmak ister: hüzün hüzün ve birden gece karanlığı, gitti elinden gün. Sende bir güne koy kendini, yaşamını yay bir güne. Seninde doğuşun, öğlenin, ikindin, akşamın ve gecen olacak. Kışa döndürme kendini ve ne güzel bir gündü dedirt ardından yarın.” HŞY Şimdi soruyorum sizlere ne zaman öleceğimizin bir garantisi var mı? Eğer hepiniz içinizden “Yok!” diye haykırıyorsanız: biraz da olsa tefekküre davet ediyorum sizleri. Unutmayın! Sizinde bir doğuşunuz ve bir batışınız olacak. Boşa heba etmeyin ömrünüzü. Dünya hayatı için geleceğe yaptığınız yatırımın birazını da ahret hayatı için yapın. Gençliğinizin olgunluğa, olgunluğunuzun yaşlılığa dönüşeceği şu koca yaşam içerisinde belki de yarın sonlanacak hiç bitmeyecek sandığınız ömrünüz. Hayatınızın baharında gideceksiniz belki bu diyardan. Ve dünya hayatı içinde kazandığınız hiç bir şey gelmeyecek ardınızdan. Sadece bir kefen ve bir kaç tahta parçası…
Mal sahibi mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi,
Mal da yalan mülk de yalan,
Gel biraz sen de oyalan (Yunus)
Cuma vaktinin demi devrânına aşk ile Huuu…