Kosovalar, Plevneler bizsizdir,
Yosun tutmuş camiler ıssızdır,
Boynu bükük minareler öksüzdür,
Açmaz olmuş Kızanlığın gülleri,
Biz neyledik o koskoca elleri?
Hali görür, geleceği sezerdik,
Bir zamanlar ta Vistül’de gezerdik,
Haritayı biz kendimiz çizerdik,
Fetheyledik deryaları, çölleri,
Biz neyledik o koskoca elleri?
Rodopların akbaşları yaslıdır,
Serdengeçti gönül, artık usludur,
Rüzgarları bile matem seslidir,
Zafer, zafer der, eserdi yelleri,
Biz neyledik o koskoca elleri?
Osman Yüksel Serdengeçti’nin bir ağıt havasındaki “İmparatorluğa Mersiye” isimli şiiriyle başladık bugünkü yazımıza. Osmanlı’nın Balkanlardan çekilmesinin ardından buralarda kalan insanlarımızın halini anlatıyor bize bu şiir. O topraklarda kalan insanlarımız, kardeşlerimiz büyük acılara, zulüm ve işkencelere maruz kaldılar. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin de bölgedeki insanımıza sahip çıkamaması, bir varlık savaşının çıkmasına neden oldu.
93 Harbi ve 1912 Balkan Savaşları’nın ardından Osmanlı Balkanlardan çekilmiş, ‘Bal’ gitmiş, ‘kan’ kalmıştı. Çeşitli senelerde bu zulme dayanamayan soydaşlarımız yaşadıkları toprakları terkedip Türkiye’ye göç etmişlerdi. Ancak evini terketmeyip bu işkenceye dayanan kahramanlar da olmuştu. Yücelciler olarak bilinen teşkilat da bu kahramanların mensubu olduğu bir örgütlenmeydi.
Yücelcilerin kurulduğu 1949 yılında İnönü zihniyeti Türkiye’ye hakimdi. Bu zihniyet, dış Türklerin varlığını dahi kabul etmiyordu. Hatta Ruslara teslim edilmek istenen Ahıska Türklerinin öyküsünü hepimiz biliriz. Ruslara teslim edilmemeleri için askerimize yalvarmışlar, fakat Boraltan Köprüsü’nde kurşuna dizilmişlerdi.
Yücel teşkilatı, Makedonya Türklerinin milli ve dini varlıklarını korumak ve yaşatmak üzere faaliyetler yürütmüş bir harekettir. Teşkilatın ilk halkası Makedonya, Sırbistan, Sancak, Kosova ve Bosna Müslümanları tarafından kurulmuş İslam Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti ile Cenubi Sırbistan Müslüman Teşkilatı ve Yardım Cemiyeti’dir.
Teşkilatın ilk çekirdeği Kemal Rasim Günsever’in evinde toplanmıştır. Bilindiği kadarıyla Şuayb Aziz, Şerafeddin Ferid, Nazmi Ömer, Muzaffer Ahmet, Fettah Süleymanpasiç ve Mehmet Dalip adlı Türk gençler, kurucu üyeleriydi. Teşkilat ilk kurulduğu zamanlarda İnönü hükümetinden destek istemiş, destek verilmediği gibi yoğun şekilde azarlanarak geri gönderilmiştir. O dönemde dış Türkleri savunanlar da “Irkçı- Türkçü- Turancı” denerek tutuklanıyordu.
Yücelciler, Tito’nun Yugoslavyasında Türklük uğruna mücadele etmişlerdir. Teşkilata kurulduktan bir yıl sonra, 1945 yılında da Yücel adı verilmiştir. Yücel Teşkilatı’na üyelik esnasında Kur’an-ı Kerim, Türk bayrağı ve tabanca üzerine el basılarak “ Türklük ve Türkiye Cumhuriyeti menfaatleri için gerekirse kanımın son damlasına kadar çarpışıp canımı vereceğim” şeklinde bir teşkilat yemini ediliyordu. Teşkilat, bir dönem “ Birlik” gazetesini çıkarmış olsalar da komünist rejim bundan rahatsız olmuş ve kısa süre sonra teşkilatı ve çıkardıkları gazeteyi ele geçirmişlerdi.
Yücelciler’i yarın anmaya devam edeceğiz.