Hayatın uyum ve denge içinde düzenlenmesinde, kaptanın gemiye, geminin kaptana ihtiyaç duyması gibi, kültür ekonomiye, ekonomi kültüre ihtiyaç duyar. Nasıl kaptansız gemi, gemisiz kaptan olmazsa, kültürden soyutlanmış ekonomi, ekonomiden soyutlanmış kültür olmaz. Kültür ekonomiyle ekonomi kültürle karşılıklı iletişim ve etkileşim içindedir. Derinliğini yitiren kültürlerin, dengeli ekonomilerinin olması mümkün değildir.
Yirmibirinci yüzyılda, Doğusu ve Batısıyla bütün dünya, ekonominin dışında, ekonomiden uzak bir kültür değil, ekonominin üstünde, ekonomiye yakın bir kültür istiyor. Çünkü, dünyanın kültürü ne kadar sağlıklı, ne kadar insanı kuşatıcı olursa ekonomisi o kadar sağlıklı, o kadar hayatı kucaklayıcı olur. Kültür ekonomiyi, ekonomi kültürü yansıtan aynadır. Hayatın sürdürülebilir kılınmasında, kültür amaçların ekonomi araçların yol haritasına kaynak sağlar.
Kültürün kaptanlığındaki ekonomi gemisinin değeri, amaçların erdemi kadar araçların erdemine de bağlıdır. Dünyanın bir barış dünyası olabilmesi için, amacın araca, aracın amaca ya da kaptanın gemiye, geminin kaptana kurban edilmesinin, önüne geçilmesi gerekir. Zamanla araçlar değişir, amaçlar değişmez. Hem kültür, hem ekonomi, geminin rotasını çizen kaptan gibi: Hem duran, hem giden, hem değişen, hem değişmeyen olmak zorundadır.
Kültürde güç, düşünce ile eylemi, ekonomide güç üretim ile tüketimi altın oranda harmanlamakla kazanılır. Nasıl kültürde düşüncesiz eylem olmazsa, ekonomide de üretimsiz tüketim olmaz. Toplumları değiştirenler, hem kültürel, hem ekonomik alanda, etkinliği artırmasını bilenlerdir. Üretkenliği artırmada yarışmanın olmadığı bir dünyada, ekonomik ve kültürel hayatın hiçbir boyutunda derinleşme ve zenginleşme olmaz. Bu bağlamda, kültür ekonomiyi, ekonomi kültürü diri tutar.
Kültürün görünmeyen yüzünün, ekonomide görünen yüze dönüşmesi için, herkesin verimliliğin peşinden aslanlar gibi koşmasını öğrenmesi gerekir. Öğrenmesini öğrenmeyenler, ekonomik ve kültürel hayata yeni boyutlar kazandıramazlar. Hem öğrenen, hem öğreten insanların, bir araya geldikleri kurum ve kuruluşlar, dünyayı değiştiren, hem gemilere, hem kaptanlara pusula olurlar.
Ontolojik değişmeyen bir ilkeyle, metedolojik değişen bir ilke arasındaki sınırları güvence altına almadan, ekonomik ve kültürel alanda yeni atılımlar yapılamaz.
Ekonomi kültürün önüne geçerse, insan ekonomim öznesi olma konumundan, nesnesi olma konumuna düşer. Ekonomi herşeydir diyenler, ekonomi için herşeyi yaparlar.
Kültür derinleşmeden ekonomi zenginleşmez. Tek boyutlu ekonomi her insana uymaz.
Hayat her zaman binbir boyutludur.
Ekonomi insanın gölgesidir.
İnsan hayatın öznesidir.
Öznesiz nesne olmaz.