Merhamete Merhamaet

Bu Allah’ın kullarının kalplerine yerleştirdiği merhamettir ve Allah ancak merhametli kullarına rahmet eder.” (Hadis Müslim, Buhari)

Allahu Teâla’nın rahmetinden istifade etmek için merhametli olma şartı aranmıştır bu kutsal hadiste. Hayvanlara merhamet noktasında titiz davranan peygamberimiz (sav) insanlara merhamet noktasında da zirve yapmıştır.

Allah için yaşanan sevgide sadakat, şefkat, merhamet, bağışlama vardır. Müminlerin birbirine olan sevgileri ve birbirine karşı olumsuz duygu taşımamaları Allah’ın samimi kullarına bir nimettir.

“Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. (Hicr 47) ayeti celilesi ile bildirdiği gibi ahrette tam yaşanacaktır. Kuran da tarif edilen gerçek merhamet yaşanmadıkça kargaşa ve huzursuzluk toplumdan eksik olmaz.

Sonsuz şefkat sahibi merhametlilerin en merhametlisi şanı yüce Rabbimiz, Kuran ahlakına uygun kullarının üzerine Rauf (pek esirgeyen çok acıyan) ve Rahman-Rahim (merhamet eden  verdiği nimetleri iyi kullananları, daha büyük ve ebedi nimetler vermek suretiyle mükâfatlandıran, bütün yaradılmışlar hakkında hayır rahmet ve irade buyuran, sevdiğini sevmediğini ayırt etmeyerek sayısız nimetlere kavuşturan) isimlerini tecelli ettirir.

Bu tarife göre Rahman ismi celilesi gereği inanan inanmayan herkese yağdırılan nimetler varken, Rahim ismi gereği dünyadayken merhametten nasiplenmiş mümin kullarına, ahrette tecelli edecektir.

Merhamet sahibi inananlar, insanlara karşı duydukları derin şefkat sebebiyle maddi manevi her konuda onlara yardımcı olmaya çalışırlar. Bu yardımların karşılığında da herhangi bir beklenti içine girmezler.

Yüce Allah insanlara kötülüğe karşı en güzel tavırla karşılık verdikleri takdirde, hayırlı bir sonuç elde edeceklerini vaat etmiştir.

Merhamete nereden başlanır?

Hayatımızın her anı bir bakıma bir merhamet imtihanıdır. Kişi önce kendine merhamet etmelidir. Kuran-ı Kerimde geçen kıssalarda, “Nefsimize zulmettik, haksızlık yaptık” mealinde dualar vardır. Bu örneklemelerle önce hatamızı kabul edip Rabbi Rahimden af dilemeliyiz. Sonra bunu ailemizden başlayarak tüm yaradılanlara yaymalıyız.

Aslıda tüm ibadetlerin perde arkasında da merhamet olgusu gizlidir. Mesela namaz, oruç, hac ve zekâtın her biri doğrudan hem Allah’a karşı hem de kullara karşı sorumluluk barındıran ibadetlerdir. Namazın cemaatle kılınması, oruç ve zekâtla toplumsal bağlarla merhamet duygusunun gelişmesi gibi…

“Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.” Hadisi şerifinde de yaradılmışlara merhamet edilirse, gökteki melekler de merhamet sahipleri için Allah’a dua ederler inceliği yatmaktadır.

“Merhamet etmeyene merhamet edilmez” (Hadisi şerif) İslam’da sevgi ve merhamet sadece insanlığı değil bütün yaratıkları içine alır.” Bir kediyi aç bırakarak ölümüne sebep olan kadının azap göreceğini, susayan bir köpeğe acıyarak su içiren günahkâr bir kişinin de bağışlandığını Efendimiz sav. haber vermiştir.

Gerçek anlamda iyi şefkatli merhametli olmak imanın getirdiği birer nimettir, güzelliktir. Müslümanlar kin ve nefrete yanaşacaklarına sevgiyi şefkati ve merhameti öne çıkarsalar bu kadar acı çekmezler.

Cinayetlerin hırsızlıkların, yolsuzlukların, kadına şiddetin önüne ancak merhamet duygularının yaygınlaştırılması ve pratikte uygulanmasıyla mümkündür.

Adaletin timsali Hz. Ömer’in buyurduğu gibi;

“Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık göstermeksizin yumuşak ol.”

“Kibir ve gururlulukla haddini aşanı Cenabı HAK yerden yere çarpar.”(Emirul müminin hz Ömer ra.)

Kul ve insan olmanın gereği olarak, özellikle bir vücudun azaları konumundaki ümmetin her zamankinden daha çok bir bütün olmaya, şefkat ve merhametle davranmaya ihtiyaç vardır.

Büyük İslam âlimi Seyyid Abdulkadiri GEYLANİ’nin ra. mübarek sözleriyle yazımızı sonlandıralım.

“Birbirinize saygı gösterin, birbirinize merhametli olun, aranızda şefkatli olun, birbirinizi kötülemeyin, birbirinizi azarlamayın, birbirinize karşı iyi davranın.”