“Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!” (Rahman Sûresi/78)
İnsana sayısız nimetler veren Rabbimin rahimiyeti ve sevgisi ne yücedir. Karşılıksız bir verme döngüsünde veren daima Rabbimdir. Sayısız rızıklar veren yine O’dur. Kulun bu döngüdeki tek görevi “farkındalık”tır. Rızık her ne kadar maddi bir rızık olarak görülse de aslında bu rızkın aslı manevi bir rızıktır. Manevi rızkın izharıdır maddi aleme yansıyan. Doğan günün muhabbetiyle doğrulan bir vücudun hizmetten gayrısı olmamalıdır. Kulun beşer yaşamdaki eksikliği ise rahmeti bol Mevlamın affedişiyle kaimdir.
“O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kuluna apaçık ayetler indirendir. Muhakkak ki Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Hadid Sûresi/9)
Düşünüşün kıymetiyle şereflenen insan kemikleşmiş vücut yapısı içerisindeki organlarına işlev kazandırabildiği ölçüde yücelir. Rahmanî nefesi düşünce kanalıyla tüm bedene yayabilmesini bilen insan derin bir mânâya doğru çekilir. Bu mânânın temelinde “merkez” vardır. Merkezin içerisinde ise “muhabbet’ullah” vardır. Merkezi noktanın içerisindeki muhabbet’ullahı keşfedebilen için gayrı nefes Hu’dur. O dem Hu alınır, Hu verilir…
Merkezi bilinç oluştuğu takdirde muhabbet’ullah dem dem içimize sinmeye başlayarak kalbin ihtiyaçlarını da karşılayacaktır. İlim, bilgi ve insan üçlemesinde muhabbetin belki de tek görevi kalbin manevi hissedişlerini Hakk hale getirmektir.
Yaratılışın merkezi olan bilinç yani düşünce âlemi tüm yaşamın şekillenmesinde büyük bir önem teşkil etmektedir. Çünkü düşüncenin merkezi kaçırmasından hasıla gelecek olan dar görüş Hakk varlığıyla düşünmenin önüne bir set koyarak eksik akıllar ortaya çıkarır. Halbuki merkezde seyreden bir düşünce, cemâli sevgiyle beraber hayy’atiyet semalarında durmadan yürüyecektir.
Zıtlıklar içinde ola gelen dünya yaşamı içerisinde Mevlam ne güzel öğretendir:
“O size geceyi örtü, uykuyu dinlenme anı yapandır. O gündüzü de yepyeni bir hayat yapandır.” (Furkan Sûresi/47)
Safiyane bir akıl ile düşünen İ’nsan için zıtlıklar içine nice nice mânâlar dürülmüştür. Aslında maddi düzlemde zahir göze zıt gibi görünen her ne varsa bir mânâyı sunmak için vardır. Ve bu mânâ terslik olarak değil de zıtlık olarak hatim edilmeye çalışıldığı vakit orada cemâlullah aşikar olacaktır. Çünkü zıtlıkların içinde cemâl vardır, rahmet vardır, aşk vardır… Seni Sen’den ayıran tüm zıtlıklar yine senin için vardır.
Akletmek gerek. İslâm dininin temel yapı taşlarından bir tanesi olan akledişi yaşantımızın içerisine ince ince işlemek gerek.
Cuma’nın aşkı üzerimize olsun, akledişin hikmetiyle zuhura gelecek derunî mânâlar yüreğimize mihmân olsun, bundan gayrı aklediş her dem işimiz olsun… Unutmayalım ki: “Hakiki hizmet akledişle başlar.”.
Sevgi ve muhabbetle…