Kosova Cumhuriyeti bugün 10. bağımsızlık yıl dönümünü kutluyor. Nice nice on yıllara inşallah. Şimdi gelin, 1995’ten başlayarak bir zaman tüneline girelim.
1995’te Sırpların Kosova’ya girmesi ve bu bölgede yaptığı katliamların ardından daha önce aranılan barışçıl çözüm yöntemi yerini silahlı mücadeleye bırakmıştır. UÇK’nın (Ushtria Çlirimtare e Kosovës) ya da bilinen adıyla Kosova Barış Gücü’nün 1993’te kurulması gündeme gelmiş fakat düzenli bir ordu haline gelmesi 4 yıl sürmüştür. 1997’den sonra UÇK’nın değişik saldırıları sonrasında kayıplar vermeye başlayan Sırp güçleri sözde terörle mücadele adı altında Arnavut köy ve kasabalarına silahlı saldırı ve baskınlar düzenlemişlerdir.
Şubat 1999’da Paris yakınlarındaki Ramboulliet şatosunda bir araya gelen taraflar anlaşamadı. Batılı devletlerin uyarılarına aldırmayan Sırplar üzerine, 24 Mart 1999’da NATO tarafından hava harekatı başlatıldı.
9 Haziran 1999’da Makedonya’nın Kumanova şehrinde bir kez daha bir araya gelen taraflar anlaşmış ve Sırpların 11 gün içinde Kosova topraklarından ayrılması, BM kontrolünde bir askeri ve sivil idarenin Kosova’da göreve başlaması üzerinde uzlaşılmıştır. Daha sonra KFOR (Kosova Force) Kosova Gücü’ne Kosova içinde mümkün olan en geniş yetkiler tanınmıştır. Bir gün sonra Sırp güçleri üzerine uygulanan bombardıman sona ermiş ve UMNIK (United Nations Interim Administration Mission in Kosovo), Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Misyonu’nun görevi onaylanmıştır. Kosova, KFOR denetiminde beş kısıma ayrılmış ve bu bölgeleri Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız ve İtalyan (daha sonra da 2001’den beri Türk) tugaylarını bu beş kısma yerleştirmiştir.
Kosova’nın bağımsızlığının ardından NATO ve KFOR’un yaptığı ilk uygulamalardan biri UÇK’yı denetim altına almak olmuştur. Bu uygulamanın ardından Kosova Koruma Teşkilatı oluşturulmuştur. Bu yapılanmanın eğitimini ise KFOR sağlamaktadır. Öte yandan bazı eski UÇK görevlilerinin de savaş suçu işledikleri öne sürülmüştür.
Haziran 1999’da Sırp güçleri Kosova’dan çekilince bölgeden göç etmiş olan Arnavutlar toplu halde geri dönmeye başlamışlardır. Fakat Arnavutlar dönerken Sırp, Roman ve diğer bazı azınlıklar ülkeyi terk etmişlerdir. 1999’da ülkeyi terk edenlerin sayısı 230 bin civarında olmuştur.
2010’a kadar Arnavutların intikam korkusuyla kaçıp tekrar Kosova’ya dönenlerin sayısı 20 bindir.
Haziran 1999 sonrasındaki yeni dönem, Kosova için bazı kazanımlar sağlamıştır. UNMIK denetimindeki kurumlar Kosova’ya kazandırılmıştır. Bu, bağımsızlığa doğru giden yolda önemliydi. 2004’ün ortalarına kadar ise ne Arnavutlara ne de Sırplara bir baskı yapılmamıştır. Bunun sebebi Batılı devletlerin Kosova’daki statükocu politikaları ve Kosova’nın geleceği hakkında verilecek karar hakkında isteksiz davranışları olmuştur. Statükonun uzun süre dayanamayacak olmasının açık olmasından ziyade Kosovalıların değişik sorunlarının olması ve Kosova’nın nihai statüsü hakkında belirsizlik olması en çok rahatsızlık veren konulardan biriydi. Bundan dolayı da Mart 2004’te Arnavutlar çeşitli kışkırtmalar ile Kosova’daki Sırp izlerini tamamen silmişlerdir.
17 Mart 2004’te yaşanan ve üç gün süren şiddet olaylarından gerekli mesajı Belgrad yönetimi de uluslararası toplum da almıştı. Bunun sonucu olarak da 24 Ekim 2005 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kosova’nın gelecekteki konumu üzerine müzakerelere başlanmasına onay vermiştir. Fakat görüldüğü gibi süreç hala yavaş işlemektedir. 17 Mart’ta başlayıp 20 Mart’ta biten olaylarla BMGK’nin Kosova’nın geleceğini konuşmak için onay vermesi arasında neredeyse bir buçuk yıl bulunmaktadır.
20 Şubat 2006’da müzakereler resmen başlamış ve bir yıldan fazla sürmüştür. BM Kosova Özel Temsilcisi Marti Ahtisaari, 14 Mart 2007’de Kosova ve Sırbistan arasında geçen 19 müzakerenin raporunu BM Genel Sekreterliği’ne sunmuştur. Rapor, ABD, AB ve NATO tarafından büyük bir destek görmüştür. Fakat işin bir de Rusya boyutu vardı. Çünkü Ahtisaari’nin hazırladığı tüm raporlar Rusya tarafından veto ediliyordu. Yeni müzakerelerin başlaması 10 Ağustos’u bulmuş fakat bir sonuç alınamadan 10 Aralık 2007 tarihinde sona ermiştir.
Tüm bu müzakerelerin sonuçsuz kalmasının ardından ABD ve AB’nin desteğini alan Kosova 17 Şubat 2008 günü bağımsızlığını ilan etti. Malumunuz olduğu üzere Türkiye, Kosova’nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmuştur. Fakat bu bağımsızlık ilanı dünya üzerine büyük bir deprem etkisi yaratmıştır. Sırbistan bu bağımsızlık ilanına rağmen Kosova üzerindeki emellerinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir.