Elif..
Öylesine mazun..
Öylesine cândan..
Öylesine hayrân..
Öylesine tarifi mümkün olmayan..
İşte öylesine hakikat dolu bir harf; Elif..
Peki ya sadece bir harf miydi Elif?
Hayır, hayır..
Böylesine bir tanımlama Elif’in sınırlarını öylesine daraltır ki..
Elif, elif, elif..
Diyerek dolaştım bugün diyar diyar..
Bir sağa çevirdim yüzümü bir sola..
Bir göğe kaldırdım başımı bir indirdim toprağa..
Sağın güzelliğini içimde hissettim önce..
Sol tarafımda hayy’at bulan kalbimin gümbür gümbür atışını dinledim..
Sonra göğün o dopdolu maviliğinde kayboldum..
Toprağın hayraniyyet dolu tevazusuyla benzendim..
Bir yaprağın düşüşünde seyrettim önce elifin güzelliğini..
Bir elmanın yeşilinde izledim Elif’in muhabbetini..
Bir kedinin boncuk boncuk gözlerinde coşa geldi bugün Elif’in hikmeti..
Namazın kıyamında duran bir insanın aczliğinde haşr oldu gönlüme vakt-i demde Elif’in kıymeti..
Öyle bir Elif ki..
Sade bir nazarla dimdik, sapasağlam..
İnce bir nazarla ise boynu bükük, öylesine acz bir hâlde..
Hasılı Elif işte..
Tek bir kelime ama, ilmek ilmek mânâ dokunmuş içine..
Derinden derine..
İçeriden içeriye..
Fark, cem’, sefer, vahdet, kesret, sevda, aşk, muhabbet..
İşte bir meydan önümde açıldıkça açılan..
Herkes orada yiğitliğini kuşanan..
Elif’ten Elif’e durmaksızın bir seyrân..
Ve daimi bir devrân..
Hikmet-i ilâhi, sırr-ı muhabbet gayrı Elif ile a’yân..
ELİF
Yorum Yazınız