Çok ilginç bir maç izledik pazar akşamı. Son 5 sezondur evinde Fenerbahçe’ye gol dahi atamayan Trabzonspor, galibiyete hasret kaldı. 8 senedir Fenerbahçe’ye karşı galip gelemiyor evinde. “Bu maç farklı” ve “İlk defa yeni stadımızda Fenerbahçe’ye karşı oynayacağız. Kesin alırız artık.” diyen taraftarların yıkıldığını hissetmemek mümkün değil.
Pazar akşamı Fenerbahçe’nin Trabzonspor deplasmanına başlayan ilk 11’i görünce çok şaşırmıştım aslında. İki tane sol bek oynayan oyuncu ilk 11’de nasıl oynayacak diye çok merak ettim. Çok başarılı bir Fenerbahçe vardı aslında. Maçın geneline bakacak olursak da teknik patronların birbirinden nasıl çekindiklerini gördük. Kurulan kadrolar bunu gösteriyordu çünkü.
İlk yarıda Fenerbahçe neredeyse Trabzon’da tek kale oynadı. Rakibe az pozisyon vererek sanki ev sahibiymiş gibi bir hava yarattı. Kadro bakımından da Fenerbahçe, Trabzonspor’a göre çok eksikti. Fenerbahçe’de ilk 11 oynayabilecek 8 tane oyuncu eksik. Demek ki onlar da kadroya girselerdi çok daha farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi.
Kadrodaki farklılık ise maça net bir şekilde yansıdı. Defansif ağırlıklı bir kadro sürdü Kocaman sahaya. Önde basan ve rakibi bunaltan oyunla da Trabzon’un top kullanmasını engelledi. Önemli bir oyuncu olan Yusuf Yazıcı’nın da alanını daraltarak top kullanmasını engelledi. İşte asıl çelişki de burada. Soru işaretlerini görebiliyorum. Hem defansif bir kadro süreceksin oyuna hem önde pres yaparak rakibin alanını daraltacaksın hem de maçın neredeyse tamamına egemen olacaksın. Bunu da Fenerbahçeli futbolcuların psikolojik anlamda bu maça nasıl hazırlandığını göstermekte. Umarız ki bundan sonraki maçlarda da aynı şekilde hazırlanırlar ve hak ettikleri konuma gelirler. Geç mi kalındı? Bunu elbette bilemeyiz. Daha sonuçta 15 maç var.
İleri uçta hava toplarıyla başarılı olmak isteyen Kocaman, bu bölgede Fernandao’ya görev verdi. Etkili bir fiziği var ama girdiği ikili mücadelede 23 tane top kaybı yaptı. Etkili olmak istedi dedik ya… Hava toplarında da Fernandao’nun çok ciddi başarısızlığı vardı. 26 hava topunun 16’sını kaybetti. Ancak yapacak hiçbir şey yoktu. Kadro dar. Oyuncuların kabiliyetleri belli.
Aslında bir çok taraftar Valbuena ile başlayacağını düşünüyordu Kocaman’ın. Onun oynamasıyla birlikte savunmada da büyük değişiklik olacaktı. Eğer Valbuena olsaydı Defans hattı Dirar-Isla-Neustader-İsmail 4’lüsü ile de kapanabilirdi. Isla hiç mi kariyerinde defansın ortasında görev yapmadı? Yenilen golün ardından sahaya sürdü Valbuena’yı. Etkisi direk görüldü zaten. Yan toplar daha etkili kullanılmaya, tehlikesini de artırmaya başladı. Zaten Souza’nın attığı golde de yine Valbuena’nın asisti vardı.
Aslında ilk yarıdaki etkili oyunun ardından ikinci yarının başında Valbuena değişikliği olsaydı takıma daha büyük olumlu etki yaratabilirdi. Yapacak bir şey yok. Olan oldu biten bitti.
Eljif hamlesi çok kritikti. Daha önce yazdığım yazılarda genç oyuncuların oynatılması ve Eljif’ten kesinlikle faydalanılması konusunda yazmıştım. Eljif girdiği anda çok korktuğumu söyleyebilirim. Parlayacak bir yıldız ve Trabzonspor gibi sert geçebilecek bir deplasman maçı… Adamın ayağını bile kırabilirlerdi. Hamleleri yaparken biraz daha dikkatli olmakta fayda var. Niçin oynatılmadı geçen hafta? Trabzonspor ile hazırlık maçına mı çıkıldı ki bu genç kardeşimizi oynattı? Bakalım hafta içindeki kupa maçında ilk 11’de oynatacak mı? Yine de Eljif çok başarılı oynadı. Daha da iyi olacak. Geleceğin yıldız adayı. Yeter ki Fenerbahçe bu çocuğu harcamasın.
Çoğu Fenerbahçeli taraftarın duygularını anladım maçtan sonra. Sevinseler mi üzülseler mi bilemediler. Sevinmelerinin sebebi şu zor olan ilk 6 haftada şu an kayıpsız gitmeleri. İkincisi belki de en zorlu rakibinin hala kendilerine üstünlük sağlayamadıkları. Üzülnülmesi gereken nokta üstünlüğü sağlayabildiği halde bu zorlu maçtan galip gelememesi oldu.
Fenerbahçe şu anda hedeflediği doğrultuda gidiyor. Kocaman ve öğrencileri bu 6 hafta içinde mümkün olduğunca az puan kaybetmeyi hedeflemişti. Kaderi belirleyecek maç ise Başakşehir maçı. En azından ben öyle görüyorum.