Zeytin Dalı Harekatı bugün 8. gününe girdi. Çok şükür, çok iyi ilerliyoruz. Geçtiğimiz cumartesi günü, yani harekat başladığından beri, birileri sürekli ayakta… Sürekli bir ‘endişe’ havası hakim.
Afrin’e girdiğimiz daha ilk saatlerde Amerika’dan sesler yükselmeye başladı. Ya hu ne oluyoruz? Biz sizi defalarca kez uyardık, “Bunlara silah vermeyin”, “Bunlara verdiğiniz silahlar Türkiye’ye dönüyor yapmayın” diye. Daha önce de “Bir gece ansızın gelebiliriz” demiştik. Dediğimizi yapıyoruz işte. Ha bir de insani durumlardan dolayı kaygılı olduğunuzu da söylüyorsunuz. “Türkiye DEAŞ’ı bıraktı PKK’ya saldırıyor” diyorsunuz. Bakın efendiler, bizim için terör örgütünün iyisi de yoktur kötüsü de… PKK ile 1980’li yıllardan beri uğraşıyoruz. Ne kadar canımız gitti biliyor musunuz? Dolayısıyla gerekirse DEAŞ ile de uğraşırız, şimdiki asıl işimiz olan PKK ile de.
Amerika, DEAŞ ile mücadelede PYD’yi kullandı, bunu hepimiz biliyoruz. Madem birini kullanma gücünüz var, neden önce kendiniz gelmediniz? Neden NATO müttefikinizin veya stratejik ortağınızın uğraştığı bir terör örgütü ile iş tuttunuz? Heather Nauert yaptığı son açıklamada sadece PKK dedi. Madem PYD ile PKK sizin için aynıydı, siz onlara verdiğiniz silahların Türkiye’ye döneceğini anlayamadınız mı? Nitekim, şehirlerimize tacizlerle başlayan bu iş, şimdi sınır ötesine harekat düzenleyen Mehmetçiğimize döndü. Amerika hiç sadık ve samimi olmadı. Nerede çıkarına iş buldu, koşa koşa oraya gitti. Sonuç olarak Afrin’de ne yapacağımızı Amerika’ya sormayacağız.
“Müttefikler olarak mücadelemizi DEAŞ üzerine odaklamalıyız” diye bir anlayış da olamaz. Müttefikinizi tehdit eden bir durum var ortada ve siz, bu durumu ortadan kaldırmamız için saygı duymalısınız.
Fransa’da da nasıl bir telaş varsa, bir solukta topladı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni. Erdoğan, Macron ile görüştükten sonra da hemen toparlamaya çalıştılar “toplantı Afrin için değildi” diye. Ya hu bu Esad denen zat yıllardır kendi halkını kesiyor, o zaman neden sesiniz çıkmadı? O zaman kaygılı değildiniz de şimdi mi kaygı duyuyorsunuz? Merak etmeyin efendiler, sivil halka zarar gelmemesi için askerimiz ve ÖSO birlikleri ellerinden geleni yapıyorlar. Hani 2011’den beri yerinden, yurdundan, hayatından edilen ve sizin ses çıkarmadığınız sivil halk. Bu şekilde hikayeden endişe uydurup çıkmayın ortaya, kimse yemez.
Sonuç olarak Amerika da Avrupa da bu samimiyet sınavını geçememiştir. İngiltere hariç. En başından beri Türkiye’nin sınırlarını koruma hakkını savunan sadece İngiltere ve tabi ki “gardaşlarımız”. Allah askerimizin yardımcısı olsun, güç kuvvet versin. Bize de sadece dua etmek düşüyor. Selam ve dua ile efendim.