Kimdir, Ulu Türk?
Azerbaycanda Halil Rızadır Ulutürk, deyirler.
O, Azerbaycan’ın halk şairidir, şehit atasıdır, örnek abide şahsiyetidir.
Halil Rıza Ulutürk 1932 yılının Ekim ayının 21’nde Azerbaycan’ın Salyan ilinin Pirebbe köyünde doğmuştur. Salyan şehrinde 2 saylı okulda eğitimini almış, Azerbaycan Devlet Universitesinin Filoloji bölümünde Gazetecilik okumuştur. İlk şiiri “Kitap” ismi ile 1948 yılında “Azerbaycan pioneri” gazetesinde basılmıştır. Universitede okurken eleştirmen Cafer Handan, şair Bahtiyar Vahabzade, yazar Mirze İbrahimovla ilişkiler kurmuş, onlardan etkilenmiştir.
1954 yılında Halil Rıza Sovyet Yazarlar Birliğinin üyesi seçilmiştir. Onun ilk şiirler toplusu “Bahar gelir” kitabı 1957 yılında basılmıştır. 1957 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliği Halil Rızanı Moskovaya, Maksim Gorki adına Dünya Edebiyat Enstitüsü yanında Yüksek Edebiyat kurslarına göndermiştir. Halil Rıza rus şairi Pavel Antokolskinin başkanlığı ile poeziyanın nezeri esaslarını öğrenmiş, dünya halklarının kültürel mirası ile ilgilenmiştir. Moskovada eğitim yıllarında rus şairi Samuil Marşakın evinde ve Lev Tolstoyun hatıra müzesinde olmuş, Nazım Hikmet ve Mihail Şolohovla görüşmüştür.
Halil Rıza 1963 yılında “Savaşdan sonraki Azerbaycan sovyet edebiyatında poema türü (1945-1950)” konusunda doktora tezi savunmuştur. Üniversitede ders okutan Halil Rıza Azerbaycan dilinin saflığı, yabancı dillerin etkisine maruz kalmaması için gayret etmiştir. Ruslaştırma siyasetine direnen Halil Rıza engellerle karşılaşmıştır. Azerbaycan Devlet Pedagoji Enstitüsünden uzaklaştırılan Halil Rıza Azerbaycan Bilimler Akademisinin Edebiyat Enstitüsüne davet edilerek orada Azerbaycan-Özbek edebi ilişkilerini, Maksut Şeyhzadenin heyat ve edebi kişiliğini incelemiştir.
1984 yılında şairin “Ömürden uzun geceler” kitabı ve Sovyet halklarının dillerinden tercüme edilmiş poetik eserlerden oluşan “Kardeşlik çelenki” toplusu basılmıştır. 1985 yılında “Maksut Şeyhzadenin edebi kişiliği ve Azerbaycan-Özbek edebi ilişkilerinin güncel meseleleri” konusunda post-doktora tezi savunmuştur. 1986 yılında Azerbaycan edebiyatındaki hizmetlerine göre Halil Rıza emektar sanatçı adı almıştır.
1980 yıllarının sonlarında Azerbaycan’da halk istiklal harekatının artdığı zaman Halil Rızanın sesi Azerbaycan’ın bütün illerinden duyulurdu. O, tüm varlığı ile halk istiklal harekatına katılmıştı:
Azatlığı istemirem zerre-zerre, gram-gram!
Kolumdaki zincirleri kıram gerek, kıram, kıram!
Azatlığı istemirem bir hap gibi, derman gibi
İsteyirem
SEMA gibi,
GÜNEŞ gibi,
CAHAN gibi!
Çekil, çekil, ey gaspkar,
Ben bu asrın gür sesiyem!
Gerek değil sıska bulak,
Ben ümmanlar teşnesiyem!!!
Halil Rıza her yerde rus şövinist siyasetini, Dağlık Karabağ toprağına saldıran ermeni daşnaklarını ateşli konuşmaları ile ifşa etmiştir. Son günlerini yaşamakta olan Sovyet imperatorluğu varlığını sürdürmek için 1990 yılının Ocak ayında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de ordunun yardımı ile sivil halkı katletti. Bütün dünyanın açık fikirli insanları bu katliamı yapanları lanetlediler. Sovyet ordusunun zırhlı tanklarla, askeri gemiler ve modern silahlarla Baküde sivil halka karşı yaptığı cinayetler Halil Rızanı çok sarsmıştı. O, tüm gücü ile gece-gündüz huzur bulmadan, kalbini meşaleye çevirip halkı düşmanlara karşı mücadeleye çağırırdı. O, yabancı ülkelerin gazetecilerine verdiyi röportajlarda 20 Ocak olaylarını, Gorbaçovun ve onun yandaşlarının Azerbaycan halkına yaptığı kanlı eylemlerini dünya kamuoyuna ulaştırmaya çalışırdı.
1990 yılı 26 Ocakta Halil Rıza Sovyet KGB-si tarafından tutuklanıp Moskovaya, Lefortovo hapishanesine gönderilmiştir. Sürekli sorgular, ağır ittiham şairin iradesini kıra bilmir, o, hapishanede de mücadelesini devam ettirir. 8 ay 13 gün kendi çevresinden tecrit olunmuş şair ateşli kalbinin ışığında “Lefortovo günlüyü”nü, 200-den fazla, şiir, poema ve mektubunu kaleme alır. Bu eserler mübariz şairin sosyal-siyasi dünyagörüşünü yansıtmakla yanısıra edebi kişiliğini de ortaya koymaktadır. “Lefortovo günlüyü” şairin aldığı Ulutürk mahlasının vesikasıdır.
Halil Rıza 1990 yılnın Ocak ayının 29-na kadar 40 yıllık edebi kişiliği devrinde kendi eserlerini “Halil Halilov”, “Halil Halilbeyli”, “Halil Odsever”, “Halil Rıza” mahlasları ile yayınlamıştır. “Halil Rıza Ulutürk” mahlası ise şairin geçdiği mücadele yolunun, edebi-manevi arayışlarının mantıksal sonucu idi.
Halil Rızanın tek oğlu Tebriz Halilbeyli 1991 yılının sonlarında Karabağ savaşı başlandığında gönüllü olarak savaşa katıldı. O, Karabağda Hromord ve Nahçıvanik köylerinde işgalçı ermeni küvvetleri ile yapılan müharibelerde kahramanlıkla savaştı. Tebriz Halilbeyliye kahramanlıkarına gore “Bozkurt” ödülü de verilmişti. 1992 yılı 31 Ocakta Tebriz Halilbeyli düşmanla girdiği ağır savaşta şehit düşmüştür. Ölümünden sonra ona Azerbaycanın Milli Kahramanı adı verilmiştir. Halil Rıza oğlu hakkında yazmıştır:
…Atanın ömrüne oğul yaraşık,
Goy bir nefes alım daha derinden.
Ben öz Tebrizimle bugün yanaşı
Geçirem Bakımın küçelerinden.
Bu gün yağış yağır…korkma yağışdan!
Tufanda, şimşekde berkisin canın.
Sen benim balamsan, ben senin atan
Bir bir çift oğluyuz Azerbaycanın…
Moskova hapishanesinde hastalanan ve oğlunun ölümünden etkilenen şair Halil Rıza 1994 yılı Haziran ayının 22-de Azerbaycan ve Türkiye hükumetlerinin desteği ile hekimlerin çabalarına rağmen uzun süren hastalıktan sonra vefat etmiştir.
Azerbaycan halkı öz vatansever şairini, Ulu Türkünü unutmur, unutmayacak.
Teşekkürler Fariz hoca! Halil Rıza Ulutürkü unutmadıq
Teşekkürler Fariz hoca. Halil Rıza Ulutürk unutulmadı, unutulmayacak.