Geçen sene yine bu zamanlarda bir Üsküdar yâranını daha kaybetmiştik. Hacı Selim Ağa Kütüphanesinin müdürü ama bir nevi hizmetkârı Osman Hocamız bir yatsı namazı vakti yatsı ezanları okunurken Nur-u Osmaniye Camii’nin kapısında ruhunu Rahman’a teslim etmişti. Ecel son namazını bile eda etmesine müsaade etmemiş, hayyal’el felah nidası ile ruhu cennete revan olmuştu. Bir güzel insandı ki Osman Hocam, hâzâ insandı. Arifti, alimdi, fazıldı. Tüm faziletleri üzerinde cem etmiş bir ehl-i dîl idi. Hacı Selim Ağa kütüphanesi Aziz Mahmut Hüdai Efendimiz’in eserlerinin hanesidir. Orada yüzyıllardır pek kıymetli eserler muhafaza edilir. Zaman zaman kütüphaneye giderdim. Sadece kapıdan selam verip hâl hatır soracak olurdum. Israrla içeri davet edilirdim. Elime nefis kokulu, üzerinde buharı tüten bir çayı tutuşturur: “Sen şu kekik çayını içmeye başla ben şimdi geliyorum” der, kütüphanenin demir parmaklı bölmesine geçerdi. Birkaç dakika sonra elinde ciltli bir el yazması ile bir zaman tünelinden çıkıp gelmiş edası ile şuna bak, derdi. Dokun, kokla, sev, okşa. Benden sonra bunları göremezsiniz bir daha, diyerek Hüdai Hazretleri’nin birçok eserini bu şekilde ziyaret etmemizi sağlamıştı. Ki nihayet öyle oldu, vefatından sonra yolum şimdilik kütüphaneye düşmedi.
Osman Hocamı kaybettikten bir yıl sonra, 12 Ocak 2018 Cuma günü Cuma namazından sonra Üsküdar kültür hayatının en mümtaz şahsiyetlerinden şair, ehl-i dîl, ayaklı kütüphane, kültür insanı, musikişinas eczacı Memduh Cumhur Beğ’in ani vefatı ile kültür dünyamız sarsıldı. Ecel, evet. Bir anda gelir. Fakat bu sefer gerçekten de ani olmuştu. Üsküdar geçmişten beri arifler, abidler, veliler, şehri olduğu kadar sanatkârlar, ehl-i dîller şehridir de. Yaşadığımız zaman diliminde varlığı iyice azalmış olan bu tür de insanları bulmak adeta samanlıkta iğne bulmak kadar imkânsız ve zor. Memduh Beğ de gözümüzün önünden bir yıldız gibi kayıp gitti. Daha birkaç gün evveldi. Sosyal medya hesabında 39. Evlilik yıl dönümünde eşi ile beraber kutladığı yemek fotoğrafının yanında nikâh fotoğrafını da paylaşmıştı. İki nikâh şahidi de Memduh Cumhur’un ömrü hayatını kimlerle ve ne çizgide geçirdiğini net olarak anlatıyordu bize. Muzaffer Özak ve Safer Dal gibi iki mutena isim nikâh şahidi idi. Pir Nureddin Cerrahi’nin sadık bir bendesi idi çünkü. Sohbetlerinde daima ehl-i beyt muhabbetinden dem vururdu. Hicviyelerinin üzerine bu zamanda hiciv yazana henüz rastlamadım, bilmiyorum bu zamanda bir başkası var mı?
Bendeniz 2010 senesinde Üsküdar Fatih Mahkemesi binasında İstanbul Kültür Sanat Meclisi sohbetleri vesilesi ile tanımıştım kendilerini. Müthiş anekdotlar ile adeta yaşayan bir tarihti. Son devrin kültür camiasından kimler kimler ile görüşmüş, beraber olmuş ve onlara dost olma şerefine ermişti. On yıl kadar TRT’de ses sanatçılığı yapmış olması da hayatının ayrı bir zenginliği olarak değerlendirilmelidir. Son birkaç yıldır nerede ise haftanın her günü görüşür, hâlleşirdim. Eczaneye zaman zaman uğrar kapıdan selam verecek olurdum. Israrla oturmamı isterdi. Birkaç dakika halleşme, yarım saat-bir saate uzarsa bir iş yeri olması hasebi ile o güzel anıları dinlerken bir yandan da gözüm Selman Hanım’da acaba meşgul ediyor muyum tedirginliğini yaşardım. Selman Hanım’ın hakkını asla yiyemem bu mümtaz şahsiyetin şanına yakışır şekilde bir zevce olmanın gereğini fazlasıyla icra ederek gelen gidene bir gün yüzünü ekşitmemiş, bilakis Memduh Amca eczanede olmadığı zamanlar da bile gelenleri layık-ı vechile karşılar ve selametlerdi.
Memduh Amca’nın her türlü vasfından ziyade insani vasfını anlatmam istense kelimeler bulamam anlatmak için. Çünkü kendisi Üsküdar’daki ticarethanede ve Üsküdar’daki iş hayatımda en zor ve sıkıldığım anlarda uğradığım ilk limandı. Herkese daima yardım etme gayretinde idi. Elinde olan bir kitap veya bir kaynak varsa onu muhakkak paylaşır, sahip değilse de haberdar ederdi. Sayısız iyilikleri ise kendi amel defterinde saklı gitti. Ahmet Yüksel Özemre, Mehmed Serhan Tayşi ve Osman Düzcan gibi kıymetli İstanbul zevatından sonra büyük bir kayıp oldu. Şair Nabi ve Eşref Ede Efendi’ye Karacaahmet Mezarlığı’nda komşu oldu. Ebedi alemde de fahri kainata komşu olmasını niyaz ederim.
Tebrik ve teşekkür ederiz, hissiyatımıza tercüman olmuşsunuz…
Ben teşekkür ederim efendim