2012 yılında Aksu arkeoloji kazı ekibinin başkanı Prof.Dr. Gafar Cebiyev ile yerli sakinlerin verdiği bilgiye dayanarak Aksu şehrinin Şıhmezid mahellesindeki türbe yerine bakış keçirerken orada Orta Çağa ait muhteşem bina kalıntılarının olduğunu aşkar etmişdik. O zaman devletin ilgili kurumlarına belli olmayan ve kayıtlarda tescili bulunmayan bu arkeolojik alanı korumak amacı ile orada ilkin keşif kazıları yaptık.
Kazı sonucunda orada özenle yontulmuş büyük ölçülü kireç taşlarını kullanmakla kıble istikametinde tikilen dikdörtgen formasında muhteşem bina kalıntıları aşkara çıkarılmıştır. Bina yaklaşık 400 metrekare kadar alanı kapsayan büyük salondan ve nispeten küçük ölçülü çoksaylı oda-hücrelerden oluşmaktadır.
Kazı zamanı elde edilen buluntular içerisinde hendesi ve nebati nakışlarla bezedilmiş nefis çini örnekleri üstünlük teşkil edir. Mimarlık özellikleri, kıble istikametinde tikilmesi, renkli çinilerle bezedilmesi, etrafında her birinin içerisinde ocak kalıntıları bulunan oda-hücrelerin varlığı aşikar olunan binanın daha çok hanegahın mescid ve ya medrese hissesi olması ihtimalını artırır.
Melumdur ki, Abu Müslimin Azerbaycanda İslamı yaymak adına başlatdığı faaliyyetle bağlı olan ve 8. yüzyıla ait edilen mescidlerden birinin kalıntıları 1926 yılında Litvanya tatarlarından olan Azerbaycan tarihçisi Cemil Aleksandroviç-Nasıfi tarafından Aksu şehri içersinde aşkarlanıb tetkik edilmiştir. Mimarların geldiği kaanata göre, Şamahı Cüme mescidi ile aynı plan kuruluşuna malik olan bu yapı onunla hemdevir olmuş ve defalarca tamir edilmiştir. İhtimal edirik ki, Aksu şehrinin Şıhmezid mahellesinde bulunan bu hanegah külliyesi ele hemin mescidin kalıntılarıdır.
Şıhmezid hanegahı etrafında aşikar edilen mezarlarda insanlar müselman geleneği üzere, sağ çiyini ve yüzü kıbleye defin edilse de, ortaya daha ilginç olgular çıkmıştır. İlginçtir ki, ekser mezarların üzeri 4-9 adet testi ile örtülüb. Bele defn geleneğine halen hiç bir müselman ülkesinde rastlanmayıb. Yapılan antropolojik araştırmalar müselmanlara mahsus olduğu şübhe doğurmayan kelle iskelet örneklerinin yerli Azerbaycan ehalisini takdim eden “kaspi” antropolojik tipine ait olduğunu yüze çıkarmıştır (Ölçmeleri Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Arkeoloji ve Etnoğrafi Enstitüsünün araştırma görevlisi Dr. Dimitri Kiriçenko yapmıştır).
Ünlü Başkırt asıllı Türkiye tarihçisi Ahmet Zeki Velidi Toğan Cemil Aleksandroviç Nasıfiye istinaden Nadir şahın devrinde Şirvanın payitahtı gibi kabul görmesi ile bağlı olarak kaynaklarda ismi çekilen Aksunun 14. yüzyılda Moğollar ve Timur zamanında büyük öneme sahip olduğunu yazır. Nasıfi Aksunun 1,5 km kuzeyinde olan Şeyh Mezid türbesinin evveller zenn edildiği gibi 17. yüzyıla ait olmayıb daha eski olduğunu gösterir. Rivayete göre, Şeyh Mezid bir tabib-alim imiş. Türbenin kapısında yapını inşa eden şamahılı Şeyh Şemseddinin kitabesinde verilen “yedi yüz doksan” kayıtından türbenin 1389 yılına ait olduğu bilinir. Nasıfi Aksudan 3 km kuzey-doğuda alim ve müctehid “Şeyh Dursun ibn Ehmed bey el-Gilani”nin üzerindeki kitabesinden 806 yılının Zilkade ayında (Mayıs 1404) tikildiyi bilinen türbesini [de] ziyaret etmiştir. Her iki türbe Emir Timurun ve Şirvanşah Şeyh İbrahimin devrine aittir. Malumdur ki, 1647 yılında Aksuda olan Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi buranın bin evli, cameli, kervansaray ve hamamlı, bağlı-bağçalı abat kasaba olduğunu yazır. Evliya Çelebi aynı zamanda Aksu çayı yanında Ferruhzar adlanan kiçik bir şehir barede de malumat verir.
Narlı pir ziyaretgahı ve Şıhmezid türbesi aynı mekanda yerleşir. Narlı pir mezarlığının arkeolojik araştırma yaptığımız alanın olduğu anlaşılmaktadır. Hemin mezarlık 1930. yıldan önce geniş arazini ihate etmiştir. Burada Şirvan han ailesinin, özellikle Şirvan hanı Mustafa hanın bibilerinin ailesinin fertleri de defin olunmuştur.
Narlı pir ziyaretgahının halveti şeyhlerinden Şeyh İzzeddin Türkmani ile ilişkili olduğunu düşünmekteyiz. Ünlü Tacik yazarı Abdürrahman Caminin Nafahat eserine ilaveler eden Osmanlı yazarı Lamii Şeyh İzzeddin Türkmaninin mezarının üzerinde narın bitmesi hikayesini anlatmıştır:
Bir gün dergaha bir sepet nar geldi. Narları talebelere dağıttılar. Bir tanesini kendileri yediler. Nardan bir tanesi yere düştü. Türkmani hazretleri o taneyi alıp bir yere gömdü. Gömer gömmez ondan bir ağac oluverdi. Sonra talebelerine; “Buraya bir kabir kazınız” buyurdu. Talebeler onun yanına bir kabir kazdılar. Daha sonraları vefat edeceğinde buraya defnedilmesini istediler. Hasta biri bu narın meyvesinden veya bir yaprağından yese şifâ bulurdu.
Aksu ilinin yaşlı sakinlerinin dediğine göre, Şıhmezid mahellesindeki hanegah ve türbe 1930. yıllarda Sovyet rejimi tarafından dağıdılıb. İlkin araştırmalar zamanı üst katdan aşikar olunan tapıntıların tahlili gösterir ki, Şıhmezid hanegah külliyesi, Şıhmezid türbesi, Narlı pir, testi örtülü mezarların kabiristanlığı 13-17. yüzyıllara ait olup, mezarları dünyada örneyi bulunmayan anıtlar toplusudur.
Halvetilik sufi mektebinin esas dini ocaklarının Şamahı, Bakı ve Aksuda yerleşmesi yazılı kaynaklardan melum olduğu kimi yapılan saha araştırmaları ile tasdik olunmuştur. Gelecekte bu sahede yapılacak arkeolojik ve epiğrafik tetkikatlar halvetiliğin Şirvan bölgesindeki önemli rolunu anlamağa ve Azerbaycan tasavvuf tarihinin daha derinden öğrenilmesine imkan yaratacaktır.