Toplumsal ilişkilerde sevgi duygusunun çok önemli bir yeri vardır. Biz, içimizde olan bu güzel duygu sayesinde insanlara sevgiyle yaklaşırız. Sevdiğimiz kişilerle arkadaşlıklar,dostluklar kurulur. Onları kırmamaya, incitmemeye özen gösterilir, sevdiğimiz kişilerin hataları bağışlanır, hoşgörülü olunur. Bütün bunlar sevginin, yüce Allah’ın bize verdiği büyük bir nimet olduğunun göstergesidir. Sevgiyi yaşatan, şefkat ve merhamet, saygı, anlayış, fedakarlık, hoşgörüdür. Sevgi yaşama anlam katar. Sevgi gönülden gelen bir duygudur. Sevgi kelimeyle ifade edilen bir söz değildir aslında. O kutsal bir duygudur. Temiz, saf bir kalbin derinliklerinde var olan bir değerdir. Hiç bir şeyle değişilmeyen cevherdir sevgi. Sevgi, sevilene karşı değer vermektir, tahammüldür, fedakarlıktır. Bir annenin yüreğinde o kutsal sevgi olmasa evladına karşı canı pahasına olsa da sonsuz merhameti gösterebilir miydi?
İnsanlar birbirini severken, hataları da sevmek anlamına gelmez, birbirlerini, hatalara rağmen sevmek anlamına gelir. Sevgi olmadan dostluk, arkadaşlık, sırdaşlık, sadakat, güven gibi özelliklerin tam olarak yaşanması mümkün olmaz. Sevgiyle birlikte saygı göstermek de çok önemlidir. Saygı, sevgi duyulan kişiye verilen değerin ifadesidir. O kişiye ne kadar önem verdiğinin ve onu ne kadar ciddiye aldığının göstergesidir. Böyle bir sevgide, alabildiğine saygı vardır. Sarsılmaz bir sadakat vardır. Ölene kadar sürecek bir sırdaşlık vardır. O kişiye karşı hiçbir şüphe duymayacak kadar kesin bir güven vardır. Bu saygıda, kişiler birbirleriyle samimi, yakın ve rahat bir dostluk içindedirler. Ama aynı zamanda da, karşılıklı olarak birbirlerine çok ciddi şekilde değer vermelerinden dolayı, attıkları her adımı, söyledikleri her sözü, gösterdikleri her tavrı düşünerek, ince ince eleyerek, tutum ve davranışlarla dostluk kazanımını korumaktır önemli. Dolayısıyla bu saygı anlayışı, insanların sevgideki coşkularını, derinliklerini, yakınlıklarını ve birbirlerine olan güvenlerini artıran bir güzellik şeklindedir.
Öfkesine yenilenler, affetmeyi beceremeyenler, gönüllerinde kin ve öc alma hırsını yenemeyenler, mağrurluklarına ezilenler, başkalarına saygı duyamayanlar, egolarına esir düşenler sevgiden nasip alamayanlardır. Kendi çıkarları için dostlukları hiçe sayanlar, yalınız kendi menfaati uğruna insanları ezebilenler sevgiden ne anlar ki!
Karşında olan insana, arkadaşına, tanıdık tanımadığına, dostumsun diyene karşı söylenen acı, kalb yakıcı, gönlü yıkıcı sözler söylemek sevgiyi eritir, tüketir, yerini de kırgınlıklar, dargınlıklar alır.
Sevgiyle insan kazanılır, sevgisizlikle dostluklar bile kaybedilir. Sevgisizlik vicdanı rahasız eder, huzursuzluklara sebebiyet verir. Sevgi paylaştıkça çoğalır, sıkıntılar paylaştıkça azalır, sevgi, yaralarının tümünü silebilir sadece anılarla tatlı bir hüzün kalır yürekte. Sevgi her şeyin çözümüdür aslında, her sıkıntının sonunda bunu anlayabilir insan.
Hani o sevgiler, hani o sırlı dostlar derseniz, belki de haklı olabilirsiniz. Bizim Yunus da dost arayışını şöyle dile getirmiş :
Bir can arardım haldaştan olsun
Hak yola girmiş kardaştan olsun
Hali bir olsun kali bir olsun
Esrara vakıf sırdaştan olsun
İncitmesin ol incirnmesin ol
Tatlı dil olmuş candaştan olsun
Yaradılan herşeye karşı merhamet ve rahmetle yaklaşmak sevginin göstergesidir. Sevgiden söz etmek değil, önemli olan sevgiyi hissetmek ve hissettiğini yaşamaktır. İnsanlarla yakınlaşmak, sevgile yaklaşmak ama ondan sonra güvenmek ve saygı duymaktır işin aslı. Birbirini seven insanlar, birbirinin sözüne, özüne, işine güvenir. Emindirler birbirinden. Laf götürüp getirmez, iki yüzlülük yapmaz , samimiyete önem verirler. Sevgide sahtecilik olmaz çünkü sevginin yeri gönüldür. Gönül ise doğruyu söyler, önemli olan bir gönüle girmek, bir gönül yapmak, orası DOST evidir. Yunus’ta şöyle dile getirir bu gerçeği:
Ben gelmedim dava için,benim işim sevi için
Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim.
Diline gelen her şeyi söyleyeceksin, yalanı, iftirayı atacaksın, arkasında çeşitli dolaplar döndüreceksin, görüştüğünde de çok seviyormuş gibi gösteriş yapacaksın, yüzünde başka arkasında farklı bir kişilik sergileyeceksin, önünde medhedip arkada çukur kazıyacaksın ve dostluktan dem çekeceksin. Bu nasıl bir dostluktur ki. Bazı dostlukların menfaat, beklenti ve çıkarlar için kurulduğu bir gerçektir. Dost gözükseler de belli zamanda çeşitli sebeplerden dolayı aradaki sevginin kaybolduğu, bu dostlukların sona erdiği, arkadaşlıkların da bittiği hayatın bir gerçeğidir.
Siz ne dersiniz dostluklar neden bitiyor, sevgi neden yok oluyor?
Herhalde birbirine tahammül edememekten. Farklı düşünce ve görüşe saygı duymamaktan. Ufak tefek şeylerden, bazan “bir ceviz kabuğunu doldurmaz” söz ve davranışlardan yılların dostluklarına son verildiği görülüyor. Akrabalar arası ilişkilerin söğumasına, kardeşler arası dargınlıkların yaşanmasına kadar gidiyor. Sebepsizlikten küsmeler, ardından da birbirinden nefret etmeler. Küsme sebebini karşıdakine söylemekten korkanlar, çekinenler, kendini haklı çıkararak karşıdakinin düşüncesine ve olayın karşı taraftan değerlendirilmesine fırsat vermeden dostluklara son verenler, arkadaşlıkları bitirenlerin vicdanları rahat mıdır dersiniz. Vicdan deyince buda ayrı birşey. Herkesin vicdani muhasebe yapması çok önemlidir.
Arkadaşlıkları, dostlukları bitirenler kendilerine göre haklı olduklarını söyleyerek, suçu her zaman karşıdakine atarak kendilerini savunurlar. Bazan gerçeğin, bildikleri gibi olmadığı ortaya çıksa da inatlarında israr ederler. Hal ve davranışlarda kişinin onur ve şerefini düşürecek dostluklar dostluk değildir. Dostluk özeldir ve güzeldir. Eski dostlukların hatırı da mutlaka olmalı. Dostluk yaptığın kişilere de saygının devam etmesi bir erdemliktir. Her dost arkadaştır,ancak her arkadaş dost değildir. Dostluk erişilmez bir hazinedir. Arkadaşlıkla başlar, vefayla, sevgiyle, saygıyla yoğurularak dostluğa dönüşür. Önce kendine dost olunmalı, çünkü hakikate giden yolculuk kendinden kendinedir.
Dostluklar,arkadaşlıklar bozulduğu zaman birbirini suçlamalar başlıyor, “arkamdan vurdu” sözü ağızda sakız oluyor. Bunu da hep karşıdakine mal etmeye çalışılıyor. Haklılığının payını kendisine çıkarıyor. Gerçek ortaya çıksa da insan nefsine yenik düşüyor. Özür dilemeye yanaşmıyor.
Yaşananların gerçek yüzünü görmek de önemlidir. İstesek de istemesek de bazı gerçeklerle yüzleşmeliyiz. İnsan, hayatın farklı dönemlerinde arkadaşlıklar,dostluklar kurabilir. Birlikte bazı şeyler paylaşılıyor,fakat bir zaman sonra ikiyüzlükler,arkanızdan konuşmalar,iftiralar,küçük anlaşmazlıkları büyükmüş gibi göstermeler,hilleler, çekişmeler,ithamlar,yersiz suçlamalar, yalanlar acı vermiyor mu insana ? İster istemez Aristo “Ey dostlarım dünyada dost yoktur…” derken haklı mıydı? Veya bir şarkının nakaratında tekrarlanan “Dünyada dost denilen kelime yalan” sözleri doğru mudur? sorularını sormak gerekir.
İşte o zaman bir ata sözünde : “Sev seni seveni Hak ile, sevme sevmeyeni Mısır’a sultan ise” deyimi ve Yunus Emre’nin de bir ilahisinde : “Sizi sevenleri bizda severiz anleri, sizi sevmeyenlar varsın Mısır’a sultan olsun” sözleri bir gerçeği ifade eder.
Bir şeyin altını özellikle çizmek isitiyorum. Sevgi insanın hem bedenine hem ruhuna işler. Onu yakından tanıyanların yüzüne yansır, gözleri ışıldar; gülümsemeyi, tebessümü eksik etmez yüzünden. Seven ve sevilen bir selam verirken bile gülümser. Ruhumuzda bedenimizle birlikte doğru oranda seyrederek sevgiyi gözlere taşır. Güzel gören gözlerle kişi çevresindeki bütün zorluklara rağmen güçlenir, umut dolu olur, farkındalığını artırır ve en önemlisi vicdanıyla hareket etmeye başlar.
Sevgi başlı başına bir terbiyedir. Sevgide kibir, gurur, kıskançlık olmaz. Sevgisiz insan boş bakar, hatta baktığını görmez. Gönül gözü kapalıdır. Yani kısacası; sevgi insan olmanın ilk ve temel gereksinimidir. Yaşamın var oluş sebebidir. Sevgi insanı büyütür, hayata hazırlar. Dostluklar sevgiyle kurulur, en sağlam temeller sevgiyle atılır. Sevmeyi bilmeyen insan yalnız yaşar. İnsan sevgiyi tanırsa özgürlüğü de mutluluğu da tanır. Gönül kapısını sevginin anahtarı açar. Huzurlu bir hayat onun olur.
Hayatın gerçek anlamı gerçek sevgi ve dostluk’a dayalıdır. Gelin sevgide ve dostlukta buluşalım.
Diğer yazılarınız gibi yine döktürmüşsünüz ve günümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylere vurgu yapmışsınız. Bu konuyu daha sık gündeme getirirsenez, inşAllah bir yol katederiz. Selamlar…
EYVALLAH.Bu dünyade Ölmeye geldık.Zaten kelimei Tevhid LAİLAHE İLLALLAH Buni anlatır, ölüm VAR. Metninde de tam bügüne hitap eder.ALLAH razi olsun.
Kaleminize yüreğinize sağlık. Günümüz insanının en çok ihtiyacı olan sevgi ve dostluğu o güzel üslubunuzla anlatmışsınız. Baş ucu kitabı gibi şaklayacağım. Sevgiler.
Eyüp hocam Allah sizden razi olsun , malesef günümüzün derdi, saltanat çoğalır sevgi azalır, selamlar hürmetler