AH RUMELİ AH RUMELİ. Bu AH, bitmiyor Rumeli insanı için. Acıları, üzüntüleri, özlemleri dile getirmek için binbir AH bile yetersiz kalır. Hiç unutulmaz yaşananlar yüzyıllar geçse bile. Kaybedilen yalınız toprak değil, kaybedilen yurttur, vatandır. Rumeli’deki anavatan kayboldu.
Karar verilmişti, Rumeli topraklarından Osmanlı gitmeliydi. Kurulan medeniyetin eserleri de yok edilmeliydi. Hortlayan milliyetçilik, isyanlar, başkaldırmalar birbirini takip etti, ardından da Balkan savaşları. Yapılan zulümler, baskılar, katliamlar, harabeye dönüşen ibadethaneler, doğup büyüdüğü yerler bırakılarak göçe yol açtı. Ayrılıkların acısını yüreğinde gizleyerek, özlem içinde yanarak, içinin derinliklerindeki hicranla, bazen da arkaya bakarak bırakılanlar için feryat ederek canları kurtarmak pahasına yollara döküldü Rumeli insanı.
Kaybolan 600 yıllık vatan toprağı yüreklerde yara açtı. Üsküp gibi bir şehrin kayboluşu Yahya Kemal için bir yürek yarasıydı. Bu yarayı şiirinde dile getirererk şöyle ifade etti:
“Kalbimde bir hayali kalıp kaybolan şehir!
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!
Çok sürse ayrılık,aradan geçse çok sene
Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene”
Rumeli-i şahane topraklarında doğup yetişen ve yaşadıkları sıkıntılar sebebiyle hicret edenler acılı hatıraları da yüreklerinde götürdüler yurtlarını terk ederek. Unutmadılar Rumeli’yi. Aradan seneler geçse bile Rumeli’deki geçen günleri anlata anlata teselli bulmaya çalıştılar. Geceler onlar için çok uzun oldu. Acılarına merhem bulmak için çare aradılar. Yeni bir yerde hayata tutunmak, gece gündüz çalışmak, özlemi gidermek kolay mı oldu ???
“Dönüşü olmayan mazi,
Sen onları,
Ebediyete giderken koynunda,
Bir ana yavrusunu taşır gibi taşı,
Bize kaldıysa ardından senin
Kaldı:
Hasretli bakışla kanlı gözyaşı.
Vatanından ayrılışın acısını, özlemini hikayelerle, türkülerle, şiirlerle dile getirdi Rumeli insanı yıllar boyunca. AH Rumeli, AH Vatanım diyerek döktü göz yaşını gizlice. Gizlediler bunu evlatlarından, duymasınlar diye, onlar da üzülmesin diye. Parçalanan ailelerin, bırakılan anne, baba, evlatların, gözü yaşı akraba ve uzun yıllar acıyı ve sevinci birlikte paylaştıkları farklı din ve milletten olan komşuların hatıralarıyla yaşadı Rumeli muhacirleri. Bir de yıllar yılı yaşadılar “muhacir”,”göçmen” sözüyle. Muhacir ve göçmen muamelesi ağır geldi yaralı gönüllerine. Her şeye rağmen Rumeli özlemi hiç unutulmadı, kalpler Rumeli’den kopmadı. Ama ne çare! Taş yerinden oynamıştı. Geri dönüş yoktu. Sabretmek ve mücadele etmekten başka bir şey kalmamıştı onlar için.
Göç edenler topraklarını kaybetmediler, vatanlarını kaybettiler. Çünkü Rumeli bir vatandı, Rumeli bir Türk yurduydu. Bilmedikleri bir yere, tanımadıkları bir ortama gittiler. Hayatta kalabilenler de mekân tuttukları yerlerde Rumeli’nin hasretiyle yandı, kavruldu.
Pekki, ya Rumeli’de kalanlar. Onlar için de hiç kolay olmadı. Acı dolu günler yaşandı. Azınlık olmanın acısı, sıkıntısı her zaman hissedildi. Medeniyetinize ait eserlerin yıkımını görmek, baskıları hissetmek. Geride kalan ecdadınıza ait eserleri korumak, dininizi, dilinizi muhafaza etmek için gayret göstermek, varlığınızı sürdürmek için mücadele etmek, Rumeliye sahip çıkmak…
Müthiş Rumeli Muhaceretine, Büyük bozguna sebep olan 93 Harbi, Millî felâketimizin bir başlangıcı olmuştur. Yaşanan bu ilk büyük göç, bundan sonra yaşanacak büyük göçlerin habercisi gibiydi. 1877/78 Osmanlı-Rus Harbinden bu yana Rumeli Türkü’nun gözyaşı dinmek bilmiyor; ayrılıkların, göçlerin bir türlü sonu gelmiyor… Milletimiz: “Anadolu’nun salgını, İstanbul’un yangını, Rumeli’nin bozgunu” diyerek tarihimizin bu acı sayfalarını, bir deyim hâline getirmiştir.
Edebiyatımıza yansımış Rumeli’nin bitmeyen sancıları vardır, acı gözyaşları vardır. Bu acıyı şöyle ifade edilmektedir:
Rumeli’nin dağı taşı ağlıyor! Kan içinde her subaşı ağlıyor!
Parçalanmış gövdelerin yanında Can çekişen arkadaşı ağlıyor!
Ayrılık ateşi yürekleri yakmış, canı kurtarma pazarına dönüşmüş. Başının derdine düşmüş Rumeli insanı.
Türk kovuldu, Rumeli’den… bu mu yavrum kederin?
Rumeli’den Türk kovuldu! Dedim! Ruhun eridi,
Damla, damla zehir oldu, gözlerine toplandı
Parça parça ateş sanki yüreğine bağlandı:
Sen ağlama… ağlayayım, haykırayım ben şimdi!
Rumeli topraklarının harap edilmesi ve burada yaşayan Müslüman Türklerin katledilmesi karşısında hissedilen öfke ve sarsıntı savaş esnasında ve savaştan kısa süre sonra yazılan şiirlerde dile getirilmiştir. Rumeli topraklarının Türkiye sınırları dışında kalmasını kabullenmek oldukça zor olur, kaybın yarattığı sarsıntı ve bu topraklara duyulan özlem, özellikle Rumeli kökenli şairler tarafından aradan uzun yıllar geçmesine rağmen şiirlerde işlenmiştir. Türk şiirinde Rumeli’nin kaybı çoğunlukla kaybın nedenleri, kaybın halk üzerinde yarattığı sarsıntı ve kaybediş sonrasında bu coğrafyaya duyulan özlem etrafında işlenmiştir.
Rumeliye karşı duyulan özlemi, Rumeli’nin kayboluşundaki acıyı,üzüntüyü yüreğinde hisseden Rumeli insanı, Manastır doğumlu, asker, devlet adamı, şair Korgeneral Abdüllatif Naci Eldeniz (1875 – 1948 ) şöyle dile getirmiş:
Rumeli manzumesi
Rumeli ! Sen vatanımdın niye benden gittin ?
Toprağından beni hep, tekmelerinle ittin ?
Olmadım mı sana layık da beni terk ettin ?
Seni ben, kendi elimle kime verdim Rumelim?
Seni vermekle bu dünyada kırıldı emelim ?
Seni bir Türk ili yapmış tamam ecdadım.
Yatıyor sende babam,sende dedem evladım.
Sana aitti hayatım,sana istidadım.
Seni ben kendi elimle ağ yarına verdim Rumelim ?
Seni vermekle kırıldı,Milletin,elimizde emeli.
Toprağın nimet idi,taşların elmaspare
Suların rahmet idi benzer idin Gülzare
Gidişin açtı kimde ah, ne unulmaz yare,
Seni ben, kendi elimle kime verdim Rumelim?
Seni vermekle bu dünyada kırıldı emelim ?
Sağ isem de sana, hasretle uzaktan bakarak,
Geçiyor, ömrü garibim eleme müstağrak
Bana sinende yerin olmayacak mı yatacak ?
Seni ben kendi elimle ağ yarına verdim Rumelim ?
Seni vermekle kırıldı,Milletin,elimizde emeli.
Rumeli,affını yalvarmaya hiç yok yüzümüz;
Sen duraydın da gideydik,bütün askerler,biz
Belki kalmazdı o suretle vatanda aciz
Elimizle seni ağ yarına verdik Rumelim
Vatanın ah,kırıldı elimizde emeli Rumelim.
Rumeli gittin ise nısfı vatan sağolsun
Anadol yurdu saadetle şerefle dolsun
Bütün evladı gariben orada yer bulsun.
Elimizle seni ağ yarına verdik Rumeli
Milletin ah,kırıldı elimizde emeli.
Evet Rumeli’ler, Rumeli’yi kaybın yarattığı acı unutulmadı, ona duyulan özlem de bitmedi. Buna rağmen her zaman gururla biz Rumeli’yiz deyin.
Eyüp bey,
Yazdığınız makaleyi baştan sona okurken 3. çünkü kuşak bir Rumelili olarak gözlerim yaşlı okudum. Her satırı büyüklerimizin bize anlattığı göç hikayesi ile aynı his ve duygudaydı. Hala oraları hiç görmemiş olmama rağmen içimde yanıp duran bir özlem var. Kaleminize sağlık. Birgün orada buluşmak üzere sevgiler.
Göç edenlerin ve etmeyenlerin hislerine tercüman olmuşsunuz.
İNŞALLAH başka göçler yaşanmaz