Dün asgari ücret komisyonunun çalışmaları sonuçlandı. 2018 yılının asgari ücreti net 1603 TL olarak belirlendi. Brüt rakam ise 2029 TL. Bu artış yaklaşık %14’lük bir artış olarak anlatıldı.
Asgari ücret, bekar ve çocuksuz işçiye 1603, evli ve eşi çalışmayan 1633, evli, eşi çalışmayan ve 1 çocuk sahibi 1656, evli, eşi çalışmayan 2 çocuk sahibi 1679, 3 çocuğu olanın ise 1709 TL olarak belirlendi.
Şimdi bu ücretlerin belirlenmesindeki mantığı kavrayabilmek gerçekten güç… Bekar ve Çocuksuz olan işçiler 1603 TL alacak. Peki evlenmiş, ev sahibi değil evi kirada, eşi çalışmayan, günlük faturaları ısınması, elektiriği, suyu, aidatı, ev gideri derken bekar olanın üstüne bir çok ek harcama eklenirken ikisi arasındaki artış 30 TL’lik bir artış mıdır? Bir bekar 1603’TL ile geçinir. Ancak İki kişi, evi kira, faturaları, özel harcamaları, yemesi, içmesi, ısınması ikiye katlanır böyle bir durumda 30 TL bu ikiye katlanışı karşılar mı?
Bir üst noktaya çıkalım.. 1 de çocuk olsun. Şuan da yenidoğmuş bir çocuğun hastane masrafları, bezi, giyiminin harcamalarından haberiniz var mı acaba? Bu harcamalar sadece 20 liralık artışla karşılanacak mahiyette midir? O çocuğun bezi bile yirmi lira değil Efendiler! Nitekim 2 ve 3 çocuğu olanların okul masrafı gibi farklı harcamaları da ekleniyor işçinin üstüne ki o da 50 TL’lik artışla nasıl karşılanır otursun bir hükümet hesabını yapsın.
Diğer taraftan adaletsizliği de gidermek gerekmektedir. Yeni işe başlamış bir işçi ile 5-10 yıllık elemanın aynı maaşı alıp asgari ücretle çalışması o 5 yıllık işçiye reva değildir. 5 yıllık bir tecrübe vardır ortada. Haliyle yıllara göre ücret belirlenimi yapılması gerekmektedir.
Rakamlar üzerinden %14’lük artış yaptık diyerek büyük bir rakam gibi lanse edilebilir. 1400 liraya %14’lük artış 200 TL’ye tekamül ederken vekil maaşında %5 artış 2000-300 TL’ye denk gelmektedir. Şimdi bu artış yüzdelikler üzerinden konuşunca işçiye daha fazla yapılmış gibi görünüyor değil mi? Ama fiiliyatta rakamlar arasında dağlar kadar fark var. O yüzden rakamlar üzerinden marifet yapıyormuşçasına her seferinde açıklama yapılacağına bir de çarşı pazar rakamlarına bakalım ki o %14’lük artış neyi karşılıyor? Yeni yılda elektrik faturasına zam gelecek. Haliyle kiradır, doğalgazdır onlara da gelecek. Et’in kilosu desen 40 lira, yumurta 10 tane almaya kalksan 8-9 lira, yoğurt 1,5 kilosu 8 lira, süt 3,50 lira, ekmek 1,5 lira, unu, şekeri, tuzu, yağı aldı başını gitti. Yeni yıl rakamları da bunun üstüne çıkacak. Şimdi bu %14’lük artış bunları karşılar mı? Bu nedir biliyor musunuz bir yerden verip diğer taraftan almaktır! Vergi artışları da keza yine faturalara yansıyınca işçi yine eksilerde…
Ekonomimiz %11 büyümedi mi bizim? Türkiye ekonomisi %11 büyüyor ama işçiye bunun % 1 kadarı bile yansımıyor. Bu nasıl büyüme? İşçi 2+1 eve kiraya çıkmaya kalksa en düşük kira 800 TL o da ilçede, büyükşehirlerde 900 ile 1000 lira arasında, aidatı eklenince ediyor sana 950-1100… Ne oldu 1630 lira? Elde kaldı 500 lira! Şimdi bakana ve hükümet yetkililerine, milletvekillerine sesleniyorum. Hadi geçinin bakalım siz kolaysa çekirdek aile olarak 500 lira ile!
Geçiniriz diyorsanız neden o kadar milyarlar alıyorsunuz öyleyse efendiler? Size yetmiyor mu 1600 lira da 17 000 lira alıyorsunuz? Aradaki farka bakar mısınız? Nerde 1600 nerde 17000? Bir de bunların telefon faturasıdır, yakıt parasıdır hepsi meclisten… Bir de buna rağmen o mecliste mesai saatlerinde uyuyanları görürüz. O vekiller bir de gelir işçinin, emeklinin karşısında utanmadan ahkam keser. Elini öpüp başına koyacağına caka satar.
Ey siyasiler az yeyin de, o gösterişinizden kesin de bu halka akıtın. Bu halkın sırtında oralara yükseldiniz. Bu ekonomi büyüyorsa bu halk sayesinde.. O koltuklarda rahat oturuyorsanız halkın evlatlarının güvenliğinizi sağlamasındandır. Sizi geçindiren halk, her türlü eziyeti çeken halk, yeri geldiğinde sizin hatalarınız yüzünden ülkenin başına gelen musibetleri temizleyen halk, canıyla… kanıyla! Ya siz? Buna karşı ne yapıyorsunuz? Lütuf sunar gibi övünüyorsunuz 100-200 liralık zamla!
Bu halkı isyan noktasına getirtmeyin. Halk sandıkta hesap sorduğunda paçalarınız tutuşmasın. Ülkemiz kritik dönemlerden geçerken dimdik, sapasağlam duran halka hakkını verin. Az yeyin de biraz milleti düşünün. Yarın öbür gün o koltuklardan ayağınız kaydığında başınızı taşlara vurmayın.
Asgari ücret artışı şaka gibi bir artıştır!
TÜİK rakamlarını bile baz alsanız en asgari seçenek olmasına rağmen bir yerde amenna denilebilirdi ancak TÜİK yuvarlak rakam 1900 TL geçim ücreti derken sen 1600 TL veriyorsun. Olmaz,olmaz! Böyle ekonomi yürütülmez, böyle devlet yönetilmez, böyle halkın gönlü fethedilmez.
Sanal rakamlar üzerinden değil, realite üzerinden konuşalım. Gerçekler pazarda sizin üstten baktığınız gibi değil! Toz pembe bir Türkiye yok ortada! Her gün döviz artışı, döviz artışıyla katlanan fiyatlar, eriyen TL milletin üstüne çökmekte. İnin bir çarşıya pazara da görün, bir esnafın, işçinin halini sorun, sofrasına misafir olun da görün. Sizin her gün lüks lokantalarda yediğiniz yemeğin hangi birini yiyor bu halk görün de, utanın biraz utanın! Sonra belki o dünyanın toz pembe olmadığını biraz anlarsınız. Yoksa herkese yok. Vekile, bakana var halka yok, işverene patrona var, işçiye yok olursa burada adaletten şaşılır. Adaletin olmadığı yerde kalkınma da olmaz! Bilmem millet olarak bir şey anlatabildik mi?