Gelenek olarak adledilen her ne ise modern ile uyumlanabildiği ölçüde gelenektir.
Yoksa gelenek, yıllar içinde deformasyona uğrayıp yitecek dahi gaibe kavuşacaktır.
Gelenek dediğimiz olguyu gelin hep birlikte farklı bir bakış açısıyla yeniden tanımlayalım:
“Gelenek, geçmişten geleceğe doğru uzanan bir ışıktır.”
O vakit bu yeni tanımdan hareketle bir tefekkür dünyasına adım atarak ilerleyelim.
Yaşam denilen olgu bir sürekliliktir.
Ve aynı zamanda bu süreklilik geçip giden basit bir akıştan ziyade Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da görüşüyle ân’a mıhlanan, çok katlı ve karmaşık bir yapıya sahip sürerliliktir.
Bu muazzam zaman dilimi içerisinde öyle ânlara şahitlik ediyoruz ki dinimizin belki de en büyük gereği olan “Siz hiç akletmez misiniz?” nidâsına adeta sağır kalıyoruz.
Sahi biz niçin hiç akletmiyoruz hatta ve hatta akletmenin diyarına bile uğramıyoruz.
Adına tefekkür de denilen düşünce âlemi ne vakittir hayatımızda değil?
Düşünceyi, aklı, ilmi ne vakit çıkardık dinimizin içinden?
Biz o Yüce İslâm dinini ne vakit salt kurallar çerçevesi içine sığdırmaya başladık?
Çerçeveye sığmayan her bir parçayı “günah” adı altında kendimize göre çıkarıp attık.
Halbuki kullanılacak parça sayısı ve parçaların şekilleri değişmezdi, tek yapmamız gereken çerçeveyi biraz genişletmek idi…
Evet belki bambaşka bir model çıkacaktı ortaya ancak kullanılan parçalar ve bu parçaların boyutları aynı olduktan sonra değişen bir şey var mıydı?
Geleneğin günümüz ile harmanlanıp sadece şekilsel olarak, akledişle birlikte yeni bir hâl alması değil miydi bu?
O halde neden hakikatin peşine değil de kendi doğrularımızın peşine düşeriz?
Din dediğimiz her ne ise salt kurallar olarak var olduğunu kabul ediyoruz desek bile sanırım bu gidişat bizleri kendimizle dahi çatışma haline getirecektir.
Bendenize göre din hususunun bu denli karmaşalı bir hal alması herkesin kendi doğrularını din kabul etmesinden kaynaklanıyor.
O halde yeniden doğru kodlarla birlikte modern çağın içerisinden geleneğe doğru uzanan İslâm dinine iyice bir nazar eylemek gerekiyor.
Kaldı ki akledişle bütünleşen bir sevgi ile hemhâl olabilsek devrimizde, o Güzel dinimizin içine doğrudan nüfuz edeceğiz…
Tek yapmamız gereken biraz düşünmek. Sadece bir nebze tefekkür eylemek.