Galatasaray, Göztepe maçında ilk haftalardaki sergilemiş olduğu baskılı, istekli oyununu sahaya yansıtarak galip gelmesini bildi. Yaşanan her hoca değişikliğinden sonraki maçta, nerdeyse tüm takımlar galip gelir. Çünkü futbolcular yeni hocanın gözüne girmek ve ilk 11’ deki yerlerini koruyabilmek için bu maçlarda daha hırslı oynarlar. Dün akşamki maçta da bunu görmüş olduk. Orta sahada Fernandao takımı bir maestro gibi yönetti. Ndiaye savunma arkasına yaptığı koşularla savunmanın dengesini bozdu. Yasin ve oyunda kaldığı sürece Rodrigues takıma gol katkısında bulunup, güzel bir performans ortaya koydu. Maçta olumsuz anlamda göze batan futbolcular Maicon ve Belhanda idi. Maicon’ un yaptırdığı penaltı, amatör liglerde tecrübesiz stoperlerin yaptırdığı penaltıdan pek bir farkı yok. Ceza sahası içinde topa müdahale edeyim derken, dengesizce bir hareket penaltıyı getirdi. Maicon, oyunun genelinde topu oyuna sokma ve isabetli paslar verme konusunda çok vasattı. Gelen topları karşılayıp takım arkadaşlarına kazandıracağı yerde, topa gelişigüzel vurmayı çoğunlukla tercih etti. Son haftalarda da bilindiği üzere performansı oldukça düşüktü. Ama atmış olduğu usta işi frikik golü, bu hatalarının göz ardı edilmesini sağlayabilir. Eğer hatalarına devam edecekse, bu hatalarının telafileri olarak gollerine de devam etmelidir. Devre arasında toparlanma sürecine gireceğini düşünüyorum. Bir diğer performansı düşük olan Belhanda idi. İstatistiklere göre maçın ilk yarısında en fazla koşan futbolcu olmuş. Lakin bal yapmayan arı misali, boş koşuyor ve sahada herhangi bir şekilde üretkenlik gösteremiyor. Galatasaray’ da 10 numarayı taşımak kolay değildir. Takıma en çok katkı, 10 numaradan beklenir. Çünkü kilidi açacak adam yaratıcılığıyla 10 numaralı futbolcudur. Bu iki futbolcu haricinde, takımdaki genel performans oldukça iyiydi. Bu performans da tabi ki hafta içi yaşanmış olan hoca değişikliği büyük etken. Anlaşılan sadece Galatasaray taraftarı Fatih Terim’ i özlememiş, Fatih Terim de Galatasaray’ ı çok özlemiş. Atılan gollerden sonra yaşadığı gol sevinçlerindeki hırs ve tutku gözlerden kaçmadı. Galatasaray lehine verilmeyen faullerde ve çalınmayan net penaltı üzerine vermiş olduğu tepkiler, hocanın neden taraftarlar arasında bu kadar sevildiğinin kanıtıdır. Çünkü Fatih Terim sadece kulübün teknik direktörü değil, aynı zamanda bir taraftarı gibi hareket etmektedir. Galatasaray’ ın hakkını yedirmemek için sonuna kadar mücadele edecek bir karaktere sahiptir. Bu mücadeleci ve kararlı yapısı, takım içindeki oyunculara da yansıdığı zaman galibiyetler, zaferler peşi sıra geliyor. Tudor gibi kulübede sakız çiğneyip, futbolcularını taraftarların önüne atan bir teknik direktörün bu kulübün başına getirilmesi baştan itibaren büyük bir hataydı. Dursun başkan geç de olsa takımı emin ellere teslim etti. Başkan gönül rahatlığıyla akşam kafasını yastığa koyup, Tudor’ u gönderip Terim’i getirerek çok iyi yaptım diyebilir. Fatih Terim ile bu takıma gelecek yenilikler; kazanma hırsı, mücadele azmi, disiplinli duruş, belirli bir oyun şablonu ve en önemlisi GALATASARAYLILIK ruhudur. Galatasaray’ da kaybolmuş olan bu ruhu tekrar canlandıracak tek adam Fatih Terim’ dir. Terim ile Galatasaray’ ın eskisi gibi başarılardan başarılara koşmasında hiçbir engel yok. Yeter ki camia kenetlenip bu takıma sahip çıksın, o zaman şampiyonluk hiç de uzak değil…