İnsanoğlu hayatı boyunca durmadan arar.
Çoğu zaman neyi arayacağını veya neyi araması gerektiğini bilemez.
Sadece yaratılışı gereği bir arayış döngüsünün içinde seyreder durur. Aslında bir devrândır onun bu hâli.
Bir gül misali yaprak yaprak içine kapanan ve katman katman açılan bu hâl onun yaratılışının bir gereğidir.
Şöyle bir düşünürsek: Gül evvela tomurcuk halindedir, bütün yaprakları birbirine bitişmiş olarak açılmayı beklemektedir. Elbetteki bu açılma için yani goncanın gül haline gelebilmesi için gelişmesi ve nihayetinde değişmesi gerekmektedir. Bir nevi kemâle ermesi. Ancak gülün bu seyri tamamlayabilmesi için ona ilaçlarını verecek, yeri geldiğinde budayacak bir bağbana ihtiyacı vardır.
İnsan da böyle değil midir?
Adeta bir kapalı kutudur.
İçinde nice sırlar barındırır.
Farkında mıdır bilinmez ama gül ile hemdâş olduğu kesin…
Onun da bir bağbana ihtiyacı vardır. Yeri geldiğinde budanması, yeri geldiğinde sivri yerlerinin törpülenmesi gerekir.
En nihayetinde açacak olan o cân gülüne bir şekilde ulaşması gerekir değil mi? Tüm ihtişamı ve güzelliğiyle âlem içinde parlayacak bir hâle, bir muhabbete bürünmek varken niçin kuru kalmayı seçer insan?
Neden kuru kalmak ister?
İnsana bu kadar nimet lütfedilmişken bu nimetin şükrünü niye yerine getiremez? Vakt-i devirde O’nun Hayy yârenleri ile devir nizam içinde yürüyorken insan neden rahmet yağmurlarının altında yıkanmak istemez?
Bir sünger misali rahmeti niçin doyasıya içine çekmek istemez?
Neden kuru bırakır kendini?
Halbuki her yer alabildiğine deniz, derya, umman, bahr…
Her yer yemyeşil…
Bahar, kuş cıvıltıları, sesler, ışıklar, parıltılar, kelebekler…
Alabildiğine güzellikler…
İnsanın sunulan bu nimetler karşısında tek yapması gereken ise sadece kendine dönmesi ve kendi içinde bütünleşmesi… Yani aslında kendini kendinde araması. Peki insanoğlu bu acıyı kendine neden çektiriyor?
Hep Yâr ile olmak varken niçin yalnızlığı seçiyor?
Halbuki O’nun sevgisi öylesine her zerreyi sarıyor…
Sen yeter ki hisset…
Sen yeter ki merkezde olmayı bil…
Ve sen yeter ki sevmeye çalış..
Sevmeye gayret et..
O’nun o yüce sevgisine bezen…
Sevgiyi kalbine mihman eyle…
Ve hiç bir vakit unutma:
Seven sevdiğine benzer…