Türkler İslam kültürüyle yoğrulmaya başladıktan sonra, “Hem Doğu hem Batı hem Güney hem Kuzey inananlarındır” diyerek,bütün dünyayı bir cihat beldesi olarak görmüşlerdir.Müslümanların tarihte benzeri görülmedik bir hızla dünyayı bir hilal gibi kuşatmaları, çok yönlü cihat kültüründen kaynaklanır. İslam kültüründe cihat ekonomik, siyasal, kültürel ve askeri boyutlarıyla, hayatı anlamlı kılmak için,hayatı dört bir yanından kuşatan düşünce ve eylemleri içerir.
Dünyada cihat denilince,insanların akla ilk defa askeri boyut gelir.Dünyanın her yanında ellerinde silah olanlar, karşılarına çıkan her sorunu önce silahla çözmeye çalışırlar. Ancak fizik dünyada geçerli olan “Etki ve Tepki” yasası, metafizik dünyada da geçerlidir. Hiçbir alanda zorlamaya yer yoktur. Hangi alanda olursa olsun, silaha başvuranlar, beklemedikleri büyük
bir dirençle karşılaşırlar. Baskı ve şiddetle cihat olmaz.
İnsanların gönül dünyalarını derinleştirmeden, akıl dünyalarını zenginleştirmek mümkün değildir. Dünyayı akıl değerleriyle karar veren, gönül değerleriyle uygulayanlar yaşanır kılarlar. Uygulanması zor olan aklın doğruları değil, gönlün doğrularıdır. Gönlün doğruları, aklın doğrularından, hem daha güçlüdür, hem daha etkilidir. Tarihin her döneminde, büyük cihatlar, akılla yapılan cihatlardan daha çok, gönülle yapılan cihatlar olmuştur.
Dünyada haksızlıklara karşı çıkmanın,değişik kesimlerden gelen dayatmalara direnmenin,ana yöntemlerinden biri, Throeau, Tolstoy ve Emerson gibi, şiddete dayanmayan eylemlerin öncülerinin geliştirdiği “Sivil İtaatsizlik”tir. Gandi Hindistan’da işgalci İngilizlere karşı başarıyla uyguladığı, “Pasif Direnme” yöntemini, Batılı bilgelerden esinlenerek geliştirmiştir. Kitlelerin katıldığı silahsız eylemler, demokratik ülkelerde haksızlıkları önlemenin, başta gelen yöntemlerinden biri olmuştur.
Anadolu’da yüzyıllarından içinden süzülüp gelen cihat kültürü,iç dünyayla birlikte dış dünyanın da zenginleştirilmesine ve günden güne her iki dünyaya yeni açılımlar kazandırılmasına dayanır. Türklerin gönül dünyasını Mesnevi, akıl dünyasını da Mukaddime aydınlatmıştır. Anadolu’da gönül ile akıl dünyası, bir bütünlük ve süreklilik içinde ele alınır. Türklerin cihat kültürünün kaynağında, başlarının üstünde taşıdıkları Kutsal Kitapları vardır.
Gönül dünyasının zenginliği, akıl dünyasının zenginliğinden çok daha büyük ve çok daha derindir. Bu yüzden dergah kültürünün kutup yıldızları, büyük cihatla gönülleri kazanmanın, cephelerde savaş kazanmaktan çok daha zor olduğunun üzerinde önemle durmuşlardır. Çünkü büyük cihatla gönülleri kazanmasını başaramayanların, küçük cihatla sınırları aşmaları, coğrafyaları fethetmeleri mümkün değildir.
Anadolu insanın mayası küçük cihatla değil, büyük cihatla yoğrulmuştur.
Her zaman ve her yerde ,küçük cihat sınırlı, büyük cihat sınırsızdır.
Dünyada silahla kazanılanlar silahla kaybedilirler.
Silahla yürüyenler silahla durdururlar.