Almanya, Türkiye’ye resmen savaş açmış terör örgütlerini yıllarca korudu, kolladı. 25 Nisan referandumu öncesi Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na ve bakanlarına çeşitli bahaneler gösterip yapacakları mitinglere izin vermediler. Hatta telekonferans yöntemine bile! Üstüne üstlük bir de terör örgütünün şu anki lideri Cemil Bayık’a telekonferans izni verildi.
PKK, Almanya’nın değişik kentlerinde rahatça gösteri yapabildi. Hatta o kadar ileri gittiler ki Erdoğan ve Putin’i öldürene araba vermeye kadar gitti bu iş.
Almanya’da sözde yasaklı bu örgüt elini kolunu sallaya sallaya rahatça eylem yaparken, Türk vatandaşların çalışmalarına dahi engel olacak kadar ileri gitmişken ve 14 bin PKK yandaşı bu ülkedeyken herhangi bir olayın çıkmaması kaçınılmaz olurdu. Fakat yasaklı olsa da PKK, Almanya’da hep korundu. Terörist başı Öcalan yıllarca Almanya’da saklandı ve biz de haberlerde bu görüntüleri hep izledik. Almanya’nın sahip çıktığı sadece PKK değildi tabi. DHKP-C gibi Türkiye’nin başına bela olmuş diğer örgütler ve en son olarak da FETÖ…
15 Temmuz’dan sonra FETÖ’den hatrı sayılır bir kısım Almanya’ya kaçtı. 768 kişi iltica başvurusu yapmış. Bunların 260’ında diplomatik pasaport sahibi kişiler. FETÖ’nün aslında Almanya yapılanmasını anlamamak çok da güç değil. Erdoğan ve Merkel’in arasında çekişme birinci neden. İkincisi ise Almanya’da bulunan FETÖ mensuplarının firar edenlere madden ve manen sahip çıkmaları.
Türkiye’de bulunan FETÖ mensupları her zaman demokrasiden dem vurup, alttan çalışmışlardır. Yani demokrasinin altını oymaya çalışmışlardır. En sonunda da beceremedikleri 15 Temmuz kalkışmasıyla da demokrasiyi ne kadar benimsediklerini bütün dünya gördü.
Almanya da bu hatasından dönecek gibi. Der Spiegel dergisinde yayımlanan bir yazıda Ekrem Dumanlı ve Yavuz Baydar gibi FETÖ’nün basındaki tetikçilerinin, gazetecilere attıkları iftiraları görebilecek bir delikanlı çıktı. Almanya gazeteci Maximilian Popp’tan çok şey öğrenmeli.
Popp, Ergenekon’dan yatan Çetin Doğan’ın damanı Dani Rodrik örneğini göstererek Rodrik’in zaman gazetesini yalancılık, sahtecilik ve manipülasyonla suçladı ve kendisi de daha sonra terörist olmakla suçlandı.
Almanya’da FETÖ’ye karşı uyanış bununla da sınırlı değil. Yukarıda bahsettiğimiz 768 iltica başvurusundan 367’si kabul görmedi. Alman Federal Göç ve Mülteci Dairesi yapılan iltica başvurularında ‘Türkiye’de işkence var’ yalanını yutmadı. Ülkelerini çok sevdikleri yalanını her yerde bağıra bağıra söyleyen FETÖ mensupları, firar ettikleri ülkelerde Türkiye’yi karalamaya devam edeceklerdir.
Bu atılacak ilk adımdı. Atılması gereken ilk adımdı. Şimdi ise Almanya’dan FETÖ mensuplarının iadeleri gelmelidir. Bu da Almanya’nın gerdiği ilişkilerimizi düzeltebilir. Bu da Almanya’nın samimiyet ve dostluk testidir. Her ne kadar Almanya’da firari olan FETÖ mensuplarının iadeleri bazı gazetelerde pek de iyi karşılanmasa da FETÖ firarilerini bir iade korkusu sarmış durumda.
Sonuç olarak Almanya en sonunda gerçeği görmeye başlamıştır. Biz kendilerine ‘günaydın’ diyoruz. Aynı hassasiyeti PKK konusunda da bekliyoruz. FETÖ konusunda aynı hassasiyeti ABD’den beklemek zor olabilir. Ama ümidi kesmek bize yakışmaz. Bekleyelim ve görelim.