Muhabbetin bol, aşkın daim olsun demiş erenler…
Muhabbeti bol olmayanın aşkı nerede gezer?
Muhabbet bol olacak ki aşk şerbetin dem dem nûş edilsin…
Halbuki biz niyazlar alır durmadan naz ehline naz eylemeye çalışırız…
Keşke niyaz ve salâ halini cân kılabilsek her ânımıza…
Her zerremizle Hakk’ın huzurunda kıyama durabilsek…
Rükûdan secdeye varabilsek kendimizden sıyrılarak…
Sadece ve sadece Sen’inle olabilsek…
Sen olabilsek…
Bizim karalığımıza bakmadan yüce şârından akıttığın muhabbetinden ayrı koyma bizleri…
Müşahedenden ayırma…
Gönlü karalı bu acizlerin yakarışlarını karşılıksız bırakma…
İlahi bir tek Sen duyar bir tek Sen işitirsin gecenin sessizliğinde yağmur damlalarına karışan dualarımızı…
Biz bilemedik Rabbim…
Sen’in kıymetini bilemedik…
Şânının yüceliğini idrak edemedik…
Sunduklarına şükrümüz yetersiz…
Sen affeyle…
Niyazımız durmaz…
Bu salâ bitmez…
Kıyam her dem diri…
Rükûda her ân baş vermeye hazır gibi…
Secdede ise al bu cânım Sen’in olsun dermişcesine bir teslimiyet halini daim kıl gönüllerimizde…
Cümle mevcuda haykırdığın aşkının şardan akan deminde muhabbetinden yoksun kalmayalım…
Çağlayan pınarın altında kuru kalmayalım…
Her ân sırılsıklam ıslananlardan olalım…
Niyazımız Sana…
Yalvarışımız Sana…
Yakarışımız Sana…
Ey Kerem-i Hüda yüce merhametinle nazar kıl bu garip kullara…
Vedûd varlığının hakikatinden bizleri ayırma…
Kadir varlığının kıymetinden bizleri ayrı koma…
Sana layığıyla kulluk edebilme şerefine mazhar kıl bizleri…
Şükrümüzü Sen ziyade eyle…
Bizi bize bırakma Allah’ım…
Seher vaktin deminde gönülden olsun niyazımız…
Gecemiz karılsın gündüzümüze…
Kesret gayri hiç dokunmasın o zülf-i yâre…
O Sultan bırakmasın bu garipleri kendiyle…
Bir başına, ıssız diyarlarda Sen olmasan hangi kapıyı çalarız…
Hangi ele tutunur, hangi nazara akarız?
Merhametine sığınır yalnız Sen’den af dileriz…
Affeyle Rabbim affeyle…
Affeyle…
Yorum Yazınız