Kılıçdaroğlu yine kendinden bekleneni yaptı ve kadına şiddeti meşru gösterecek kadar ileri gitti.
Erkeklerin kadına şiddet göstermesi ekonomik sıkıntıdan dolayıymış.
Maaşı az gelen, ekonomik darboğaz içinde olan erkek eve gidince eşini dövüyormuş.
Bundan doğal ne var değil mi!
Bu dünyada ne eksikler biter ne sıkıntılar…
Bu aleme öyle rahata erelim, rahat yaşayalım diye de gönderilmedik zaten.
Allah’ın en sevgilisi Peygamber Efendimiz ve daha nice peygamberler sıkınıtıların en büyüğünü yaşamışlardır. Onlaar yaşarken bizim sıkınıtlarda isyan etmemiz hiç hakka sığar mı?
Elbette sıkıntılar yaşayacağız ki insanlığımızın ve beşeriyetimizin farkına vararak yaratıcıya sığınabilelim ve imtihanların üstesinden gelebilelim.
Bir mümin böyle düşünür ve böyle yaklaşır.
Mümin kul çevresindeki insanlara, ailesine, tüm insanlara sevgiyle, merhametle, hoşgörüyle yaklaşandır.
Çünkü herkesin içindeki kıymetin Hakk’tan olduğunun idrakindedir. O değerle yaklaşır.
Müslümanın yapması gereken böyle bir hale bürünmektir.
Hadi diyelim dini bakış açısından çıkalım çağdaş ve kendini geliştirmiş daha doğru ifade ile “ben insanım” diyen herkes bu şekilde bakmalıdır.
Yoksa eşrefliğimizin bir anlamı kalmayacaktır.
Hal böyle olunca nasıl bir erkek kendinden daha güçsüz bir insana Allah’ın rahim isminin tecelli ettiği kadına el kaldırabilir. Nasıl dövebilir hatta işkence yapabilir?
Bunu insanın vicdanı nasıl kaldırır?
Ekonomik sıkıntı insanın içindeki hayvani dürtülere birer bahanedir.
Kılıçdaroğlu da bu hayvani dürtülere bahaneleri ne güzel hazırlayıp da sunuyor.
Ama baksanız her bir konuşmasında ve seçim öncesindeki politikalarında muhakkak kadın haklarından bahsederler.
“Kadına şiddetin önüne geçeceğiz” derler.
Hatta gösteri ve yürüyüş yaparlar.
Lakin bugün görüyoruz ki hepsi bir gösterişten ve kandırmacadan ibaretmiş!
CHP yine yan çizmeyi başardı maalesef…
Ülkemizdeki ekonomik sıkıntıları eleştireceksen, enflasyonu dile getireceksen bunun yolu Kadına Şiddet üzerinden olmasın ey Kılıçdaroğlu!
Kaş yapayım derken göz çıkarmak böyle bir şey işte!
Şunu kabul edelim ki ülkemizde ekonomik açıdan bir sıkıntı var.
Alınan maaşlar geçinmeye çok zor yetiyor, sürekli dövizin artması ise paramızın değerini düşürdükçe kur artışlarının fiyatlara yansımasıyla aileler daha da sıkıntıya düşüyor.
Buna bir çözüm bulmak şart!
Maaş artışlarının yapılmaması ile birlikte Merkez Bankasının buna bir çözüm bulamayışını eleştirmek gerekir.
Ana muhalefetin vazifesi budur, kadına şiddeti meşru göstermek değil!
Hükümeti bu konuda sıkıştırmak ve iyileştirmelere gitmesini sevketmek ana muhalefete düşer!
Ancak ne yazık ki bizim ana muhalafet dışarıdan emirler bekler, emir gelmeyince de böyle gaflarla saçma sapan açıklamalarda bulunur.
Şimdi bu gafa karşı kadın haklarını savunan örgütlerden tepki vermeleri beklenirdi.
Ne yazık ki kadın haklarını savunduğunu iddia eden o örgüt yöneticileri kişilere göre pozisyon bekler haldeler!
Kadına bir şiddet olunca hükümet aleyhtarı sloganlar atıp yürüyüş düzenleyerek ağız dolusu bağıran derneklerin ve vakıfların yöneticileri her nedense söz konusu Kılıçdaroğlu’nun gafı olunca sus pus oldular.
Geçen gün kendini merkez medya olarak adlandıran amiral geminin bir gazetesinde sonradan muhafazakar kanattan transfer edilmiş öne çıkarılmış bir yazar da gayet yumuşak bir şekilde yapmayın Kemal bey diye yanlışlığı dile getirmiş!
Halbuki bu gaf ve terbiyesizlik hükümet tarafından hele ki Erdoğan tarafından yapılsaydı o zaman nasıl ver yansın yapılırdı, hemen kadın hakları hakkında konuşmalar, tartışma programları gündeme gelirdi.
Neden Kılıçdaroğlu’nda bu yapılmadı?
Madem çok samimisiniz, madem gayeniz kadını korumak ve şiddeti engellemek neden aynı tepki burada verilmiyor?
Sizin bu iki yüzlülüğünüzü ne de güzel çıkartıyor bir taraftan Kemal Bey!
Helal olsun doğrusu!
Bir taşta kaç kuş vurdular.
Kadın Hakları savunucusu dernekler, medya, kendi partisi derken aldı başını gitti taş devire devire…
Velhasılı kelam samimiyet her şeyden evveldir.
Siz daha bunu kendinizde tahakkuk ettiremediğiniz müddetçe bu millet sizin yanınıza gelmez efendiler!