Arnavutluk’u dinsiz bir ülke yapmak için elinden geleni yaptı Enver Hoca. Tekkeleri yasakladı, camileri yıktı, insanlara kıydı. Tam 41 yıl Arnavutluk’u bir diktatör gibi yönetti. Enver Hoca’nın yaptığı katliamlar ise gün yüzüne çıkmaya başladı.
Cirokastra’da bir Bektaşi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Enver Hoca. Fransa’daki öğrenim hayatında ideolojisi değişti; komünizmi benimsedi. Bu ise Enver Hoca’yı dinden uzaklaşmaya götürdü.
Birinci Dünya Savaşı’nda Almanların Balkanları işgal etmesine karşı direnen sosyalist Arnavutların verdiği mücadele ise Enver Hoca’yı Arnavutluk’un lideri yaptı. Daha sonra İkinci Dünya Savaşı geldi çattı ve Enver Hoca artık daha da sertleşmeye başladı. Kendisine muhalif seslere, dindarlara, siyasi rakiplerine, devlet yönetimini eleştirenlere ve komünizm aleyhine konuşanlara 41 yıl boyunca elinden gelen her türlü baskıyı yaptı.
Edebiyat alanında da baskılara direnenler oldu. Bu kişiler de aynı akıbete uğradı. Tabi kurtulanlar da oldu. Arnavutluk edebiyatının önemli isimlerinden İsmail Kadare eserlerinde Enver Hoca dönemini eleştirir. Eleştirir fakat zulmü yapanı Enver Hoca yerine göstermek yerine Osmanlı’yı işaret eder. Arnavutluk’ta Osmanlı’nın sevilmemesi, Türklere karşı çekingenlik olduğu gibi duyumlar da hep bu yüzdendir.
Osmanlı döneminde Arnavutluk’ta inşa edilmiş tüm camiler yıkıldı. Tekkelerin şehzadeleriyle anlaşıp Arnavutluk’ta tekke ve zaviyelerin faaliyetlerini durdurdu. Durdurmayanları ise acı sonlar beklemekteydi. Şunu da belirtmekte fayda vardır ki Arnavutluk’ta %58 ile Müslümanlar ülkedeki dini çoğunluğu oluşturuyor.
Enver Hoca gitti ama Arnavutluk’ta etkisi geçmedi. Öylesine ki Enver Hoca dönemi, bitiminden 30 sene sonra araştırılmaya başlandı. Fakat ne bu acıları çekenler unuttu yaşananları, ne çocukları ne de torunları…
Toplu mezarlar, çalışma kampları, siyasi cinayetler, servetlere el konulması gibi olayların yaraları şimdilerde iyileşmeye çalışıyor. Olayların şahitlerinin şimdilerde ailelerinin kemik kalıntılarına ulaşılmakta.
Dünya Bektaşiler Lideri rahmetli Reşat Bardhi ise sırf “ Allah’a inanıyorum” dediği için 10 yıl hapis yattı. Bir diğer papaz sadece bir çocuğu vaftiz etti diye idam edildi.
İşte böylesine gözü dönmüştü Enver Hoca’nın. Dine, inanca yönelik hiçbir şeye tahammülü yoktu. Şimdilerde ise yukarıda emsalini verdiğimiz zulümlerin hikayeleri bakalım daha nasıl şekil değiştirip önümüze gelecek ya da nerelerden okuyacağız, dinleyeceğiz bunları. Arnavutluk artık geçmişiyle yüzleşecek ve dileğimiz odur ki kısa zamanda yaralarını saracak.
1991’de Tiran’da zulmün abidesi olan Enver Hoca’nın heykelini yıktığı gibi bu karanlık geçmişini de yıkıp, geçmişin getirdiği acıları artık yaşamayacak.
Hayırlı pazarlar dilerim efendim.