Son dönemlerde ekonomi üzerinde ciddi oyunlar yapılıyor.
Dövüz kuru yükseldikçe yükseliyor ve spekülasyonlarla bunlar tetikleniyor.
Halk dövize yönlendirilerek ekonomik kriz çıkması içinde dış mihraklar ve onların içerideki köleleri çabalıyor.
Ekonomik kriz çıkarmayı başardıkları anda bu sefer üstüne bir de güçlendirilen YPG,PYD, PKK gibi örgütler üzerimize salınacak.
Böylelikle Türkiye köşeye sıkıştırılarak istenilen neyse o yaptırılacak.
Tüm bunlara karşı ekonomide büyüme rakamları ile karşılık veriliyor.
Lakin bunlar yeterli mi elbette hayır!
Dün motorine zam geldi ve 5 lirayı gördü.
Gün geçtikçe her bir şeye zam geliyor. Ama görülmüyor.
Buna karşı döviz kurunun karşısında maaşlarımız eridikçe eriyor.
Çünkü aldığımız çoğu ürün dışarıdan ithal ediliyor.
Buna artık dur demek lazım!
Yerli sanayi, ara mal üretimi ve millileşmeyi arttırmak şart!
Enflasyon aldı başını gidiyor. Rakamlar gerçekleri yansıtmıyor.
Çarşıya pazara çıkan vatandaş fiyatlar karşısında çaresiz bir şekilde boyun eğiyor.
Peki enflasyona karşı maaş artışları ne kadar? Çok cüzzi bir miktar…
Hükümet lütfeder gibi zam yapmayı bırakıp ya fiyatları düşürmeli ya da maaşları refah artacak şekilde belirlemeli.
Emekliler ve işçiler bu konuda çok müzdarip!
Bir işçi maaşı ile haftada bir et yemeye kalksa işçi kirayı mı karşılayacak, faturaları mı ısınmayı mı yoksa evladını yetiştirmek için yaptığı harcamayı mı?
Et dedik de günlerdir et fiyatları konuşuluyor. Ucut et diye piyasaya et sürülecekmiş!
Bu da bir çare ancak kesin çözüm değil!
Geçici olarak bir çözüm olabilir ancak önemli olan hayvancılığı geliştirmek.
Ülkemizde çok şükür meralarımız, otlaklarımız var. Mevlam verdikçe veriyor.
Hayvancılık gelişmeye çok müsait. Eğer bu alanda da bir spekülasyon varsa ki var devlet kendi eliyle hayvancılığa girişmeli.
Hayvancılığı geliştirerek kaliteyi arttırmalı ki spekülasyonlara mahal kalmasın.
Et ithal etmekle olacak şey değil bu! Geleceğe dönük hamleler şart!
Bakıyoruz siyasetçilere her konuşmalarında geçmişteki icraatlardan bahsediyorlar.
Yollardan, köprülerden… Elbet bunlar takdir edilesi.. Yapılmalı da..
Peki ya o yollarda ve havaalanlarında seyahat edecek vatandaşın cebindeki mangır ne olacak?
Eridikçe eriyor!
Dövüz artışı ile maaşlardaki artış orantılı mı yapılıyor ki vatandaş dar boğaza düşmesin.
Görünmeyen bir enflasyon var ya da gösterilmek istenmeyen!
Ne kadar istense de hissediliyor efendim hissediliyor.
Vatandaşı panikletmeye gerek yok elbet.
Lakin paniklemesi gereken bu noktada hükümettir hükümet.
Öyle vergilere yüksek zamlar getirerek olacak şey değil bu! Sonra gelir üstün bir dur bakalım der!
Dur bakalım demekle de olacak şey değil!
Çözüm şart!
Fiyatları aşağı çekip spekülasyonları önlemek şart!
Dövize karşı önlemler almak şart!
Bu bir mücadele lakin bu mücadelede vatandaşın sağlam durabilmesi için refahı da şart!
Milletvekilleri maaşları o kadar yüksek olacağına ve buna rağmen vekiller şikayet edeceklerine insinler de vatandaşın haline bir baksınlar.
10 kat farkla vatandaş yetinmeye çalışırken nerde kaldı müslümanlığımız?
Komşusu aç duruken tok yatan bizden değildir diyen Peygamber Efendimizin ümmeti değil miyiz?
Vekiller lüks araçlarda gezedursun, durmadan araçlar değişedursun öbür taraftan vatandaş aza kanaatle yetinedursun.
Bu reva değil güzelim milletime!
Az cefa çekmedi, az zulme karşı gelmedi, vatanı için canını ortaya koyan millete bunu layık görmek kimsenin haddi değildir!
Hükümet bir an önce kendine gelmelidir.
Yapılan icraatlardan çok ekonomik olarak kalkınma ve refah nasıl sağlanır, ekonomik büyüme vatandaşın cebine nasıl yansır onu bir düşünsünler!
İlla Erdoğan’ın mı bir şeyleri söylemesi ve müdahale etmesi lazım.
O söylemeyince yan gelip kulak kapatmak mı gerekiyor!
Hiç milletin derdini kendine dert edinen bir milletin evladı yok mudur ya hu o kabinede!!!
Ne diye öyleyse çıkarsınız vatandaşın karşısına oy ver diye?
Olmaz efendiler olmaz, bu gidişat böyle olmaz!