Avrupa’da geçtiğimiz nisan ayından beri hortlayan Türk ve Müslüman düşmanlığı, ülkelerde yapılan seçimlere de etki etmeye başladı. Seçime giden ülkelerdeki ırkçı zihniyet hortlarken, başkasını karalayarak kendilerine pay biçenlerin hükümet kuramaması ya da hükümet kurmakta zorlanması dikkat çekiyor.
Hollanda’da neredeyse 200 gündür hükümet kurulamıyor. Seçimin galibi ırkçı Geert Wilders, hükümet kurmak için ortak bulamıyor; hiçbir parti Wilders’ın partisine hükümet ortağı olmak istemiyor. PVV lideri Wilders, eski Başbakan Rutte ve Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb’e Rotterdam meydanında 500 kadar Türk’ün “Allah-u Ekber” demelerini sindirememiş ve “Bu meydanlar bizim, buraları boşaltın” diye seslenmişti. Haddini hududunu hiç bilemeyen Wilders’ın vukuatları bununla da sınırlı değil. Ülkedeki camileri kapatma vaadini de seçim çalışmaları sırasında hiç utanmadan tekrarladı.
Hollanda’ya gitmek isteyen ve buradaki soydaşlarımızla görüşmek isteyen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağına iniş izni verilmemesini talep eden ve bu isteği uygun görülen Wilders, sosyal medya üzerinden Çavuşoğlu’na ve Hollanda’da yaşayan tüm Türklere hitaben “PVV’nin baskısı sonucu Türk bakanın inmesine izin verilmedi. Erdoğan’la aynı zihniyeti taşıyan tüm Türklere ‘gidin ve asla geri gelmeyin’ diyorum.” diyecek kadar küçülmüş ve demokrasiyi bir kalemde silivermişti. Yine Rotterdam’a kara yoluyla gitmek isteyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’ya ise Türk toprağı kabul edilen Başkonsolosluğa girilmesine izin verilmemiş, bakan aracında uzun süre tutulmuş ve Hollanda’ya girdiği gibi geri dönmesi istenmişti. Bunun üzerine Başkonsolosluk etrafında toplanan kalabalığa Hollanda polisi atları ve köpekleriyle saldırmıştı. Avrupa’da uzun süre yankılanan haber ve görüntüler Hollanda için büyük prestij kaybı olmuştu. Terbiyesizliği huy edinen Wilders bu olaydan sonra bakanın sosyal medya hesabını da etiketleyerek “Türk hayranlarınız ile birlikte gidin ve asla geri dönmeyin, güle güle” mesajını paylaştı.
Rotterdam’daki olaylar sırasında Türk bayraklarının kanına çok dokunduğu belli olan Wilders “Görüntülere bakın, Erdoğan Hollanda’ya faşist diyor ve Türkler neşeyle Rotterdam’da Türk bayraklarını sallıyorlar. İğrenç. Bu bizim ülkemiz.” ifadelerini kullanmıştı.
Bu olaylardan birkaç gün sonra Hollanda seçime gitmiş ve faşist Geert Wilders seçimin galibi olmuştu. Olmuştu olmasına da Hollanda’da hala bir hükümet yok.
Türk düşmanlığı denince akla ilk gelen ülkelerden Almanya’da da hükümetin kurulması zor görünüyor. Yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim. Bunu söyleyen Almanya’daki seçimin galibi olan Hıristiyan Demokrat Partisi lideri Angela Merkel. Schulz ile elele verip (sanki hakikaten dediğini yapacakmış gibi) Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin önüne set çekmeye çalışacaklarını söylemişti. En büyük vaadi de bu olsa gerek. Çünkü Türkiye’den başka işi olmayan bu tiplerin kendi işlerine bakması beklenemezdi herhalde. Ama ne oldu? Önce Avrupa Birliği’nden sonra da diğer ülkelerden tokat gibi açıklamalar geldi. Elinden tutup kaldırdığı Yunanistan bile!
Herkes kendi işine baksın. Artık karşınızda otur deyince oturan, kalk deyince kalkan bir Türkiye yok. Siz faşist oyunlarınıza da devam edin, istediğiniz tuzağı kurun. Biz bildik ve iman ettik ki “Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. (3-54)”. Hayırlı pazarlar dilerim.