Kıbrıs’ta çıkan doğalgaz için hak iddiası elbette olacaktır. Görmezden gelme kesinlikle olmamalıdır. İtalya’dan Rum kesimine gönderilen ve adanın güneyinde doğalgaz arayan sondaj gemisi ortaya çıktığı zaman, bizden hemen uyarı gitti.
Uyarının sebebi ise gemilerimizin uluslararası sularda yaptığı tatbikat. “Geri dur da başına bir hal gelmesin” gibi bir uyarı gitti sadece. Rumlar bu uyarı üzerine uyanıklık edip Atina, Roma ve hatta Brüksel’i ayağa kaldırdı. Gemi İtalyan gemisi olduğu için Roma’dan Türkiye’ye uyarı gönderilecekti. Atina zaten krizde olduğu için Güney Kıbrıs gazına muhtaç durumda. Bu iki durumun koz olduğunu düşünen Anastasiadis yönetimi ise üyelik sürecinde olduğu için bu konuyu Brüksel’e de taşıdı. Brüksel, bizi hiç de şaşırtmayarak, “Türkiye, komşuluk ilişkilerine zarar vermemeli” diye komik bir açıklama yaptı. Komik tarafı şu: Bizim Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne sınırımız yok ki. KKTC’yi Türkiye’ye bağladılar da haberimiz mi yok? Olsa bile zaten Anastasiadis yönetimiyle aramız iyi değil.
İtalyanlardan gelen açıklama da bizimkiyle aynı. Türk askerinin bölgedeki askeri çalışmaları nedeniye gemi bekletilmekte denilmiş. Demiş ama İtalyanlar da hızlı bir şekilde Rumların safına geçmiş durumda.
Bu uzun girizgahtan sonra konunun nasıl meydana geldiğine bir bakalım.
İtalyan Eni enerji şirketinin bir sözcüsü, Saipem 12000 adlı sondaj gemisinin Cuma günü Kıbrıs’ın güneybatısından güneydoğusuna doğru giderken Türkiye tarafından savaş gemileriyle durdurulduğunu açıkladı.
Anastasiadis, işte bu noktada Türkiye’yi uluslararası hukuku çiğnemekle suçladı ve konuşmasının sonunda da olayın tırmandırılmaması gerektiğini söyledi. Bu arada gerekli adımları da atmaya karar verdi Anastasiadis. Kavga etmekten kaçıp laf atmaya devam eden küçük bir çocuk geldi gözümün önüne.
Bu arada Başbakan Yıldırım, Atina ile görüşüp durum hakkında bilgi verdi. Ardından da Kıbrıs meselesi çözülmeden bölgede yapılacak bir arama çalışmasının da doğru olmadığını söyledi. Bu bölgede çıkan doğalgaz kime gidecek? İsrail’e, Mısır’a, Yunanistan’a… Evet, GKRY kendisi ile birlikte bu ülkelere gaz sağlayacaktı. Peki KKTC nerede? Türkiye nerede? Yok. Kusura bakmasınlar ama öyle yağma da yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuyla ilgili “Sanılmasın ki Kıbrıs açıklarındaki doğal gaz arama ve Ege’deki kayalıklarla ilgili fırsatçı girişimler dikkatimizden kaçıyor. Türkiye’nin, güneyindeki gelişmelere yoğunlaşmasını fırsat bilerek, Kıbrıs’ta ve Ege’de haddini aşanları yanlış hesap yapmamaları konusunda uyarıyoruz” dedi. Yani, bizi kimse uyuyor zannetmesin, biz artık eski Türkiye değiliz mesajını veriyordu GKRY ve Yunanistan’a.
Durumu sahiplenen İtalyan şirketine de bir mesaj verdi Cumhurbaşkanı. “Rum tarafına güvenerek hadlerini ve güçlerini aşan işlere alet olmamalarını tavsiye ediyoruz. Bunların efelikleri, bizim ordumuzu, gemilerimizi, uçaklarımızı görene kadardır” diyerek 1974’teki Barış Harekatı’na atıfta bulunuyordu.
Yunan Dışişleri ise küstahlığı abartarak “AB üye devletlerin deniz ve hava sahasında egemenliklerine saygı gösterilmesi gerektiğinin önemini vurguluyor. Türkiye’ye, hukuk dışı eylemlerinden vazgeçmesi ve uluslararası hukuk çerçevesinde yükümlülüklerine bağlı kalması çağrısında bulunuyoruz” dedi. Yıllar önce AB’ye girdiğiniz zaman demiştik ki, Yunanistan bunu kaldıramaz. AB’nin yükü ağırdır dedik ve nitekim oldu. Yunanistan batmalı demiştik, ekonomisi anca bu şekilde (kısa sürede olmasa da) düzelir demiştik. Batmadı ve yıllardan beri kriz sürüyor. Sadece turizmden kalma bir kaşık gelirle kimseye kafa tutmaya çalışmasın Yunanistan. Ha bir de… Eğer ‘hukuk dışı eylem’ arıyorsanız eski defterleri de beraber açabiliriz. Apo’yu nasıl sakladığınızı konuşabiliriz mesela…
Hak iddia etmek ile başlamıştık, onunla bitirelim. GKRY, sondajın ardından gazı yukarıda ismini zikrettiğimiz ülkelerle paylaşacak. Fakat sınır komşusu olan KKTC ve dolayısıyla Türkiye’yi es geçecek. Öyle bir şey olamaz. Kimse Türkün olduğu yeri görmezden gelemez. Eğer o gazda İsrail’in, Mısır’ın hatta Yunanistan’ın payı ve hakkı varsa KKTC ve Türkiye’nin de hakkı vardır.