1 Eylül 1939 yılında resmen başlayan 2. Dünya Savaşı hemen 6 sene sonrasında 2 Eylül 1945 yılında son buldu. İnsanlık tarihindeki en yıkıcı olarak kabul edilen bu savaş, 6 yılda 55 milyon insanın ölümüne sebep oldu.
Savaş döneminde fiili olarak cephelere katılmayan ülkeler, bu dönemde taraf seçmek zorunda bırakıldı. Bulgaristan’da faaliyet gösteren faşist diktatörlük, savaş zamanında Mihver Devletleri arasında yer almak istese de Sovyetler Birliği’nin uyguladığı Panslavist politikaya takılarak bu devletlerin arasına katılamadı. Amaçları ise 1. Dünya Savaşı’nda elde edilen sınırlardı. O dönemde Yunanistan’ın kuzey ve Makedonya’nın doğu kısımlarında yaşayan Bulgarlar ve mümkünse bütün Makedonya’yı kapsayan bir devletin hayalini kuruyorlardı. Bunun için Almanya’ya doğru yönelmesi onlar için en uygun şey olacaktı.
1944 yılında ise işler Almanya aleyhine gelişti. Sovyetler Birliği topraklarında yenilgi alan Almanya geri çekilmeye başladı. Aynı yıl Moskova’da Bulgaristan ve Sovyet Rusya arasında bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşma ile birlikte Bulgaristan, Almanya’ya karşı savaş açmak zorunda kaldı. İşte Bulgarlar için en zorlu dönemler başlamış oldu. Daha sonra Romanya da Almanlara karşı savaş açmayı kabul etti. Bu dönemde Almanya’nın bu savaşı mağlup olarak bitirse de Bulgaristan, bu ülkeye yakınlık duyduğu dönemde topraklarında barınan birçok Yahudiyi Nazi kamplarına göndermiştir. Bu dönemde Bulgaristan toplamda 32 bin 500 insanını kaybetmiştir. Sovyetlerin Bulgaristan’a doğru harekete geçmesinin ardından da ülkede ne kadar Alman askeri varsa hepsi kovuldu. Buna rağmen Sovyetler, Bulgaristan’da başta Varna olmak üzere Burgaz ve ülkenin kuzey kısmını işgal etti. Dahası 1944-1947 Sovyet işgali ve Sovyet ordusunun bakımı için çok büyük paralar harcamıştır.
Tam da bu dönemde 9 Eylül 1944 tarihinde Bulgar tarihinin en ağır darbesi yaşandı. Darbenin ardından 1945 yılında kurulan Halk Mahkemelerinde yargılanan 2 bin 138 kişi sorgusuz sualsiz idam edip yaklaşık olarak bin 500 kişiyi de müebbet hapse çarptırdı. Bir yıl sonra da diğer Avrupa ülkelerinin kral olarak tayin ettiği 2. Simeon ve ailesi ülkeden atıldı. Böylece 1944 tarihinden itibaren Bulgaristan’da komünist yönetim resmen başlamış oldu. 1989 yılına kadar çeşitli partilerin iktidarında komünist rejim devam etti.
Sonuç itibariyle savaş başlangıcında monarşi ile yönetilen Bulgaristan savaşın bitmesine yakın bir dönemde ve etkisi uzun sürecek bir şekilde (45 yıl) komünist rejime geçmiştir. Burada yaşayan Türk nüfusa da çok baskı yapılmış ve kendilerini Bulgar olarak tanıtmaları; aynı zamanda kendilerine Bulgar kimlikleri verilmeye başladı. Bu tarihten itibaren Bulgaristan’da ikamet eden Türklerin büyük bir kısmı ülkemize giriş yaptı.