Ne cephelerden geçildi. Ne badireler atıldı.
Cana can mücadele ile İstiklal zaferi kazanıldı.
Bir lider ve arkasında bir millet İstiklal’e doğru ilerledi.
Vatan için, topraklarımız için, geleceğimiz için düşmana karşı çetin bir mücadele verildi.
Nihayetinde zafer milletin oldu.
Yeni bir devlet kuruldu.
Kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk seçildi.
Milletin gönlünde yer edinmiş ve sevilen bir liderdi.
Kasım sabahı hayata gözlerini yumdu.
Ülkeye ve millete katkıları çoktu.
Yıllardan beri rahmetle ve saygıyla anılarak millete verdiği hizmetleriyle kendine kattığı değerle yad ediliyor.
Birlik ve beraberlik içinde milleti birleştiren bir sembol teşkil ediyor.
Sabah sirenler çalarken hep bu birlik ve beraberlik içinde aynı duyguları aynı anda yaşamanın kıymetini bir kez daha bizlere hatırlatıyor.
Atatürk bize işte bu mirası bıraktı.
Daima birlik ve beraberlik içinde bütünleşmeyi ve düşmana karşı tek bir yumruk olmayı bizlere vasiyet etti.
Lakin ne yazık ki biz yıllardan beri bunu başaramıyoruz.
Atatürk’e sahip çıktığını iddia edenler dahi Atatürk’ün ismini kullanarak bölmeye ve parçalamaya girişiyor.
Gerginlik ve kutuplaşma ile dışa karşı bölük pörçük bir imaj çizmekten kendilerini alamıyorlar.
Atatürk’ün de arkadaşları ile fikrileri uyuşmuyordu. Ancak mevzu bahis vatansa her daim birlik vardı.
Kazım Paşa ile Atatürk misali..
Kazım Paşa Osmanlı’nın devamından yanayken Atatürk yeni bir rejimden taraftı.
Bu fikir ayrılığı onları sadece iç siyasette farklı saflara attı lakin konu vatan olduğunda daima birlikte hareket ediyorlardı.
Bu birliktelik neden bize örnek olmuyor bugünlerde!
Kazım Paşa’yı kötülemek yerine anlamak ve Atatürk ile birliğini kavramak varken biz hala daha kutuplaşmaya gidiyoruz.
Ülkemizin gerginliğe ihtiyacı yok.
Gerginlik üzerinden prim yapılmasına da tahammülü yok.
Cumhuriyet, Atatürk, Demokrasi, Hürriyet gibi kavramları bugüne kadar dillendirdik durduk.
Hepsinin altında birlik ve beraberliğin yattığını, ortak hareket ve istişare olduğunu idrak edemedik.
Cumhuriyet’e sahip çıkıyoruz dedik, sokaklarda eylem yaptık ama yaktık yıktık, kardeşlerimizin boğazına sarıldık.
Atatürk’e sahip çıkıyoruz dedik, boğaz boğaz geldik, bu hassasiyet üzerinden içimizi karıştırmak isteyenlerin oyununa aldanıp kutuplaştık.
Hürriyet dedik milli egemenliği mahvettik.
Halbuki Atatürk bunu mu istemişti?
Barış dedik ama sınırlarımıza göz dikenlere karşı koymaktan çekindiğimiz gibi hinterlandımıza sahip çıkamadık.
Bize gönül bağı ile bağlı olan kardeşlerimize arkamızı döndük.
Güvenliğimiz için bize yakın olan yerleri cihanda sulh dedik diye elimizle ittik.
Atatürk böyle mi yapmıştı?
En basit misal Hatay bize.. Arkasından Musul ve Kerkük’ün gündeminde olması ise bugün nasıl duracağımızı anlatıyor hepimize..
Peki ya bugün Atatürkçüyüm diyenler neden bu duruşu sergileyemiyor?
Atatürk’ü kuru kuruya anmakla olmuyor işte…
Anlamak, haldeşmek gerekiyor.
Atatürk’ü korumak fikirlerini anlamak ve yaşatmaktan geçiyor.
Lakin bugün Atatürk’ün fikirleri boşaltılmış içine de kokuşmuş fikirler zerk edilmiş ve millete zararı ne olacaksa o yönde hareket edilip bu pazarlanır olmuş.
Yazık çok yazık!
Bunu yapanlar Atatürk’ün kemiklerini sızlattıkça sızlatıyor.
Lakin bugün gençlik bir umut oluyor.
Anlayan, okuyan, araştıran, akleden, söylenenleri sorgulayıp doğruya ulaşan, manevi ilim ve bilimsel açıdan bilgiyle donanan, erdemlerle kuşanan bir gençlik!
Sokaklara dökülüp yakıp yıkan, talimatlar doğrultusunda hiç düşünmeden hareket eden, 1453’ü zulüm gören, vesayetin kancalarına takılmış, okumayan, araştırmayan bir gençlik değil!
Atatürk’ün gençliğe hitabesinde boyle bir gençlik yok!
Aksine milletine ve vatanına bağlı edep ve ahlak içinde yetişmiş yapıcı, dik duran ama dikleşmeyen, zulme karşı eğilmeyen ama mücadelesini de hakkaniyet üzere yapan gençlik var.
O yüzden bugün bizlere çok görevler düşüyor.
Cumhuriyet’i anlayan bir gençlik için kollarımızı sıvamamız ve donanımlı gençler yetiştirmemiz gerekiyor ki İstiklal’e erip İstikbalimizi aydınlatarak kuvvetlendirelim..
Ancak bu şekilde Atatürk’ün mirasına sahip çıkabiliriz.
Bu meyanda Atatürk’ü rahmetle anıyor. Cenab-ı Hakk rahmet eylesin dileklerimizi sunuyoruz. Ülkemiz için can vermiş, hizmetkar olan, kendini milletine adayan vefat eden siyasilerimizi ve şehitlerimizi de rahmetle bir kez daha yâd ediyoruz.
Cuma günün hürmetine selamatle efendim…