DÜNYADA GÖNÜLLERİ KAZANAN HER YERDE HER ŞEYİ KAZANIR

Tarih Mayıs 18, 2019, 12:44 pm
5 mins

Anadolu bin yıllık tarihi boyunca, üç kıtanın iki denizin odak noktasındaki konumuyla, Doğunun ve Batının çekim merkezi olmuştur. Türkler Asya’nın ortasından, Avrupa’nın ortasına doğru uzanan, geniş coğrafyada yaşayan insanların, gönülleri kazanmaya büyük önem vermişlerdir. Bunun için Türkler gittikleri coğrafyaları, camilerle ve çarşılarla donatarak, ülkelerin kültürleriyle birlikte, ekonomilerine zenginlik kazandırmışlardır.Anadolu bin yıllık tarihi boyunca, üç kıtanın iki denizin odak noktasındaki konumuyla, Doğunun ve Batının çekim merkezi olmuştur. Türkler Asya’nın ortasından, Avrupa’nın ortasına doğru uzanan, geniş coğrafyada yaşayan insanların, gönülleri kazanmaya büyük önem vermişlerdir. Bunun için Türkler gittikleri coğrafyaları, camilerle ve çarşılarla donatarak, ülkelerin kültürleriyle birlikte, ekonomilerine zenginlik kazandırmışlardır.


Küçük Asya’yı On altıntıncı yüzyılda, Büyük Avrasya’ya dönüştüren Türkler, insanların gönüllerini kazanarak, hem coğrafyaları kazanmışlar, hem Allah’ın sevgisini kazanmışlardır. Türklerin düşünce ve eylem dünyalarında, gönüller Allah’ın evleri olarak görülmüştür. Onlar gönülleri yıkmaya değil, gönülleri yapmaya büyük özen göstermişlerdir. Türkler bir gönül yıkmanın, bütün gönülleri yıkmak olduğunu,her zamanda, her yerde vurgulamışlardır.


Gönülleri kazanmada, sevme ve sevilme dünyasını temellerini atan Yunus, Anadolu insanının üç kıtaya açılmasında, bir kutup yıldızı olmuştur. Hayatın hiçbir alanında, hiçbir zaman kötümserliğe kapılmayan, her olanda iyilik gören Yunus kültürü, Allah’ın sevgisinde yok olma kültürüdür. Allah’ın sevgisinde yok olanlar, iki dünyada hiçbir şeyden yoksun olmazlar. Onların dünyanın her yerinde, aşamayacakları hiçbir engel yoktur.


Yunus şiirlerinde zamana ve coğrafyaya bağlı kalmadan ,bütün insanlığı ilgilendiren sorunları, yalın ve öz olarak ele almıştır. Onun şiirleriyle donanan, sevgiyle silahlanan Anadolu insanı, geçmiş yüzyıllarda üç kıtaya, Yirminci yüzyılın sonunda beş kıtaya açılmıştır. O dünyanın her yanında bütün sevenlerin ve bütün sevilenlerin sesi olmuştur. Yunus’un şiiri, güzelliğin şiiridir, iyiliğin şiiridir. Onunla güzellik iyilik olmuştur, iyilik güzellik olmuştur.


Tarihin bütün yüzyıllarında, Dergah kültürü Yunus kültürü, Yunus kültürü Dergah kültürüyle bütünleşmiştir. Yunus’un şiirleriyle silahlanan Anadolu insanı, akıl gözleriyle birlikte gönül gözleriyle görerek, bütün insanlığı görünen ve görünmeyen dünyanın, olumsuzluklarından korumuştur. Türkler Anadolu’daki bin yıllık tarihleri boyunca, insanların en erdemlileri, insanlara en çok yardım edenlerdir diyerek, hayatın her alanında yeni ufuklar açmışlardır.


Anadolu insanının çok boyutlu kültür ve ekonomi dünyasında, iyilikleri özendirmede, kötülükleri önlemede, yardımlaşmak ve dayanışmak, en büyük erdemdir. Türkler Çarşıları yardımlaşmanın, camileri dayanışmanın doruk noktasına çıktığı alanlar olarak görmüşlerdir.
*
Semerkant’tan Saraybosna’ya kadar, Türkler kurdukları bütün şehirlerde, camilerle çarşılar arasındaki, uyum ve düzene büyük vermişler, ikisi arasında ayrım gözetmemişlerdir.

Yorumlar

  • (not be published)