Ehlibeyt ve Muhabbet

Tarih Nisan 10, 2018, 12:21 am
10 mins

EHL-İ BEYT VE MUHABBET

Cihan Emirinin (s.a.v) abasının altında parlıyor nurlar.
Âlem sûret bulup, adı konuluncaya kadar âlemin aydınlığına sebep şems ve kamerler…
Allah’ın Habibine (s.a.v) habib olmus, Nur-u Nebi’nin (Selam üzerine olsun) ümmetine emanetiydi Ehl-i Beyti Kiram… Temaşa ediverelim ki; uçsuz bucaksız bir deryadır Hak Resulü (sav)’in Ehl-i Beyti…

Güzide hanımların en efendisi,
Mütevazı bir ömrün temsilcisi,
Dirayet, hakikat, marifet erbabında parlayan bir zühre yıldızı gibi,
Fazilet hasletlerini benliğinde taşıyan sırrı mukaddesin en güzel nağmesi,
Nuru âleme inmeden evvel, donatıldı yüreğinde cennetin nimetleri,
Havra-ül İnsiye (cennetin kokusu) sıfatını taşırken nazenin bir inci gibi,
Bu mukaddes nimettendir ki,
Nebi (sav) Efendimiz cennetin kokusunu Senden alır idi…

Ey aşkın bahçesindeki gülleri nâre düşüren yâr!!
Yaratılanların en üstünü Baban (sav) ile zamanın hanımlarının en temiz ve en iffetlisi Annenin (r.a) özveri, fedakârlık ve infak dairesinde yetişen Sevgili…
İbadet mihrabında durduğunda melekler arasında parlayan kandili. Ki; kemalat zirvesine erişmekte kadın olmanın eksiklik olmadığı hakikatini gözler önüne serdi…
Bir Mürşid-i Kâmile edasıyla yüzler ve binler evlat yetiştirdi,
Okuduğun hutbelerle insanların karanlıktan aydınlığa büründü gözleri…
Allaha hizmet etmeyi kendine vird edivermiş Ehl-i Beyt’in sevgilisi
Hz. Fatmatüz-Zehra (a.s)…

Birliğinizle onca dağınıklıklar birlendi,
Şerefdâr oluverdi, anlama büründü hayatın her zerresi…

“Eb’ül Hasan ve Eb’ül Hüseyin”in babası, Fatmatüz-Zehra (as) mübarek eşi Hz.Ali (k.v)…
Ne evvelinde ne de ahirinde puta tapmamış bir kere dahi,
Kerremallahu Veche mührünün sahibi…
Bütün azaları mütevazılık boyasıyla boyanırken, kibir kendinden ummanlarca uzak idi,
Bu nurlu hasletindir ki, sana Ebu Turap (Toprağın babası) denilirdi…

Ey Haydar-i Kerrar. Döne döne sonsuz bir devran ile sarar ruhunu zikri Hakk,
Harp meydanlarında bu zikrin cezbeye dönüşür idi,
Kararlılığın, gözü pekliğin, coştururdu Ashap yiğitlerini…

Şiri Yezdan (Allah’ın aslanı), Şahı Merdan, bilgeler bilgesi…
Çift kanatlı Zülfikarın kabzasına hayat veren,
Velayet kapısının halifesi,
Evliyalar Şahı, ulu veli, Hz.Ali (k.v)…

Avazının tınısından alır bülbüller doğuşunu,
Güllerin bülbüllere nazı, Sana olan aşklarındandır
Turnalar Şahı Hz. Ali (k.v)…

Nasıl anlatmalı ki;
”Eb’ül Hasan ve Eb’ül Hüseyin”i…

Zifiri karanlıkta yürürken nuru parlar ayın on dördü gibi,
İnsanları incitmeyen zarif Sultan, sevecen, barış dolu yüreği,
Ceddine en benzeyen, yürüyüşü, endamı, heybeti Ondan (sav) alan Ehl-i Beyt güzeli
Ceddi (sav) buyurdu ki;
O ki, iki kavmin kin ateşine inmiş Allah’ın rahmeti,
İki kavmin barış önderi…
O ki;
Hz. Hasan (ra) ılımlı, sakin, salih, mülayim, şahsiyetli…
Bütün kalemler dile gelse dahi ilmini yazmaya güç yetiremeyeceği eşsiz bir bilgindi. Bu mübarek ilmin kaynağı diline ilk değen şeyin Peygamber (sav) Efendimizin mübarek ağzında çiğneyip ona bizzat yedirdiği hurmanın hikmetiydi,
Medine ve Mekke’de Sevgili Dedesiyle (sav) dolaşmadık sokak, yardım etmedik hane bırakmazdı. Daim ve kaim dostuydu dedesinin (sav)…
Peygamber (sav) Efendimiz Hz. Hasan’ı (ra) başından öperdi, mübarek sırtlarına binince de indirmezdi…
Enes b. Mâlik (r.a.)’den gelen  rivâyete göre şöyle demiştir: “Ehl-i Beytin içinde Peygamber (s.a.v)’e, Hasan’dan daha çok benzeyen bir kimse yoktu.” (Buhârî, Menakîb: 27). Güzelliğini ve nurunu Efendimizden almış idi, güldüğünde onu görenler Efendimizi tefekkür ederdi…
Ümmetin selameti derdi ve kederiydi…
Bundan olmalı ki, kendi halifeliğinden, vazgeçmişti…
Buruk ve durgun halinin altında sırlar saklı idi…
Kalabalık ve bereketli bir aile sahibiydi…
Ta ki haset bazı ihanetçilerin kalplerini ateşe ve taşa çevirmişti…
Allah Resulü’nün gözbebeğim diye hitap ettiği,
Hz. Hasan’ı (ra) zehirlediler,
Ciğerinin acısına yerin göğün inlediği, canlar cananı artık şehid idi…
Yürekler dağlandı.

Ey Ceylan bakışlı, ciğerinin sızısı,

Seni seven âşıkların oldu acısı…

Ey şehadet şerbetinin tadını veren canan,
Allah’ın adını bizzat koyduğu sevgili…
Aşk-ı İlahi’dendir ki haram cismine dokunmamış, paklığın mayası olan berrak inci…
Sana demeli,
Hiçbir şair âşık vasfını yazmaya cüret edemezdi…
Ceddin (sav), göz bebeği, daim kokladığı misk kokulu reyhanıydın…
Sen yerdeki ve gökteki meleklerin başından öptüğü mübarek insan…
Seni o kara Kerbala’ya çekti zalimler, ümmet adına görmedin…
Sen ki, ümitsizliğe düşmeden,
Allah’ın e Resulünün yoluna canını seve seve teslim edendin…
Ey Nebi’nin güzeli ve yeryüzünün ezeli Efendisi
Hz. Hüseyin (ra)…
Kerbala topraklarında zalimlerin girdabında tutsak olan,
O karanlık topraklar ki, parlayan çehrenden nasipsiz kalan…
Billur akan ırmaklarından habersiz olan…
Bilmezler ki, Hz.Hüseyin (ra) değildi,
Susuz kalan…
Kupkuru çöllere dönen vicdanlardı zincirlerle vurulan…
Sen Rabbinle bir olan Sevgili…

Her biriniz İslam’ın iman meşaleleriyken, İmamı Şafi (ra) ye göre sizi sevmek farz, İmamı Hanife’ye göre sizi sevmenin vacip sayılmasındadır ki, sizi sevmemek nasipsizliktir… Nitekim; Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurdu “Hasan ve Hüseyin bu dünyada benim reyhanımdır.” (Buhârî, Menakîb: 27)
“Ya Rabbi, Hasan’la Hüseyin’i seviyorum. Sen de sev. Bunları sevenleri de sev!” [Tirmizi]
“Allah size nimetler verdiği için Allah’ı sevin. Allah’ı sevdiğiniz için de beni sevin. Beni sevdiğiniz için de Ehl-i Beytimi sevin.” “Size iki ağırlık terk ediyorum, onlara yapıştığınız takdirde dalalete (sapıklığa) düşmezsiniz. Birisi Allah’ın kitabı, diğeri de Ehl-i Beytim’dir” buyurarak Efendimiz (sav) kıymetinizi âlileştirdi.
Pak soydan oluşunuz ve bütün kirlerden arınık bulunuşunuzdandır ki, bütün şüpheleri sildiniz.
Ve ümmetin kurtuluş vesilesi oldunuz.
Aciz beşeriyetin, mahşer günü kurtuluşu oldunuz…
Şimdi sancaklarınızı Ehl- i Beyt Seyyid ve Şerif evlatlarınız taşırken,
Her biri lekesiz soydan gelen
Hepsinin alnında nurunuz, ahlâkınız ömürlerinin harcı iken,
İlminiz, verasetiniz onlara mirasınız…
Kimsenin kimseye fayda vermeyeceği günde,
Şefaatinizi umarak,
Sizlere salat selam ederek, gönül kirlerimizden Siz Allah’ın nurlarıyla aklanıp, vuslata ermektir muradımız,

Pirim Gavsul Azam Seyyid Abdulkadir Geylani (ra) buyurduğu gibi; “Ben cehennem ve vebayı su beş şeyle söndürürüm: Hz. Muhammed sav, Hz.Ali (kv), Hz.Hasan (ra), Hz.Hüseyin (ra) ve Hz. Fatmatüz-Zehra (ra).

Vesselatu vesselam…

5 Comments to: Ehlibeyt ve Muhabbet

  1. Ümran

    Nisan 10th, 2018

    Rabbim her daim peygamber efendimiz (sav) in izinde ehli-beyt inin ardınca, şefaatlerine nail olmayı nasip etsin. Kaleminize kuvvet çok güzel bir yazıydı. Hürmetler…

    Cevapla
  2. Hatice gunduz

    Nisan 10th, 2018

    Çokk guzel inanilmaz güzel bir yazi.Ehlibeyti Seviyordum.Yazinizla Selma Medeni hocam daha çok Muhabetim arti okuyunca insanin içi kipir kipir oluyor.Ehli beytin sevgi ve muhabetiyle Rabim ömrunu gecirenlerden etsin.

    Cevapla
  3. Nisan 11th, 2018

    Her satırında farklı bir feyz ve aşk aldık elhamdülillah… Sayın Selma Medeni hanımefendi,Ehlibeyt denilince sadece Efendimizin sav kan bağını anlar iken,kalıplaşmış birkaç cümleden başka bir tasvirde bulunamiyorduk. Maşallah ilhaminiz ve engin ilminizle ufkumuzu açtınız… Suan Ehlibeyt hazinesinin kıymetini ilk defa bilir gibi yüreğimiz. Hakikaten gonlunuze,ilminize,kaleminize sağlık..Maşallah Subhanallah Rabbim mübarek eylesin inşallah Hürmetle edebul evvel velahir…

    Cevapla
  4. DILARA

    Nisan 12th, 2018

    Ehli Beyti dilinden ve yüreğinden Ehli Beyti okumak .
    Kaleminize kuvvet Selma Medeni Hanım

    Cevapla
  5. Fatma Çetin

    Kasım 9th, 2018

    Essalatü vessalamu aleyke ya resulallah
    Essalatü vesselamu aleyke ya Habibullah
    Şemsler ve kamerler toplanmış Nurun etrafında.
    Dilinize yüreğinize kaleminize sağlık. Yine bir nefeste okunan ehli beyt sevgisiyle içimizi ısıttığınız soluksuz bir yaz….

    Cevapla

Yorum Asya Yaman

  • (not be published)