Kuzey Irak’ta referandum IKBY’nin istediği gibi sonuçlansa da referanduma karşı tepkiler büyümeye devam ediyor. Türkiye’den gelen ‘ambargo’ açıklamasının ardından BM ve diğer ülkelerden de çeşitli yaptırım haberleri gelmeye başladı.

Türkiye, daha önce her fırsatta bu referanduma karşı olduğunu her kanaldan dile getirmiş ve referandumun olumlu sonuçlanması halinde IKBY’ye her türlü yaptırımın uygulanacağını tüm dünyaya haykırmıştı. Şimdi sıra uygulamada. Eğer biz büyük bir ülkeysek dediğimizi mutlaka yapacağız, yapmak zorundayız.

Sosyal medyada bugünlerde tartışılan konu ise Musul ve Kerkük’ün geleceği. Zira Kerkük ve Musul hakkında 1926’da imzalanan Ankara Antlaşması’nda özel bir madde var. Irak’ın kuzeyinde bir sınır değişikliği halinde Kerkük ve Musul bölgelerine Türkiye’nin müdahale hakkı bulunuyor. Çünkü Kerkük ve Musul, Misak-ı Milli sınırları içerisindeydi ve Türkiye, Musul ve Kerkük’ten sadece Irak sınırları içerisinde kalması şartıyla vazgeçmişti.

Şimdi harekete geçme zamanıdır. Madem ki büyük devlet olduğumuzu her fırsatta dile getiriyoruz, şimdi bunu ispat etme zamanıdır.

Bu arada Irak Meclisi de referandumun ardından Başbakan İbadi’ye Kerkük’e asker gönderme yetkisi verdi. Meclis ayrıca yapması gerekeni yapıp, referandumun iptal edilmesini aksi takdirde anayasal yollara başvuracaklarını açıkladı. Ayrıca Irak için önemi olan Erbil ve diğer havalimanlarının teslim edilmesi için Cuma gününe kadar da zaman verildi. Özetle Bağdat- Erbil arasında hava gergin ve daha da gerileceğe benziyor.

Neçirvan Barzani’den ise beklenen çark geldi. Türkiye’nin kendileri için yaptıklarını unutmadıklarını ve unutmayacaklarını belirten IKBY Başbakanı, referandumun ardından bir Kürt devleti kurulmasının söz konusu olmadığını da sözlerine ekledi. Barzani 13 sene öncesinden bahsediyor. Yani 2004 yılından. Yani Amerika’nın Irak’ı işgalinden bir sene sonrasından. Amerika’nın tüm amacının buradaki halkı ayırmak, parçalamak ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı kentlerdeki petrole sahip olmaktı. Bunu başardılar. Senelerce Irak petrollerine bugünlerin tabiriyle çöktüler. Bu ve bundan önceki hükümetlerin de ensesinde Amerika’nın kılıcı vardı. Söylemeye çalıştığımız Irak halkı, 2003’ten sonra bir türlü kaynaşmadı, kaynaştırmadılar. Yıllarca beraber yaşamış halkları intihar saldırılarıyla ya da başka sebeplerden dolayı birbirine düşürdüler. Şimdide araya hudut koymak istiyorlar.

Referandumun ardından çeşitli ülkeler ve Birleşmiş Milletler arka arkaya açıklamalar ve yaptırımlara başladı. Ürdün, Irak’ın Süleymaniye ve Erbil kentlerine yapılacak uçuşları Cuma günü itibariyle durduruyor. Katar, Irak’ın fiilen bölünmeye girdiğini açıkladı. BM, Irak’ın bütünlüğünden duyduğu endişeyi dile getirdi.

Barzani İsrail’in arkasına saklanmış; o belli. Peki, Barzani’yi arayıp ilk kutlayan kim? İspanya Katalonya Özerk Bölgesi Başkanı. Yani bozacının şahidi. Birbirinden farkı olmayan iki adam ve iki bölge. Onlar da İspanya’dan ayrılmayacak. Çünkü dünya üzerinde hiçbir devletin “biz kendimize yeteriz” anlayışı olmamalı. İyi ya da kötü çevrenizle bir ilişkiniz vardır ya da olacaktır. Köşeye sıkışmış bir IKBY, çok da ayakta kalamayacaktır. O yüzden kendine de bölgene de yazık ettin Barzani. Ah ki ah, vah ki vah…

Yorumlar

  • (not be published)